Gönderi

464 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Değişim meydana geldi, soylular gitti yerine burjuva geldi. Değişen cellatlar oldu. Vahşet el değiştirmişti artık. Fransa'da 1789 yılında gerçekleşen Fransız devriminin öncesinde ve sonrasında halkın psikolojik durumunu ve örgütlenme şeklini anlatıyor. Devrimden sonraki yıllarda gerçekleşen vahşeti, halkın kana susamışlığını gözler önüne seriyor. Devrim gerçekleşmeliydi çünkü soylular halkı insandan saymıyordu. Soylular refah içinde yaşıyor, bu refahı da halkın tabağından çalarak sağlıyordu. Soylular at arabalarıyla son sürat giderken zavallı halktan biri mi öldü? Soyluların düşündükleri tek şey "şerefsiz herif atlarımı ürküttü, arabamın tekerlekleri zarar görmemiştir umarım." oluyordu. Bu zalimlik zaten süremezdi. Halk özgürlük istiyordu. Çok cefa çekmiş, açlıkla kıvranmış, pislikle boğuşmuştu. Ve sonunda devrim geldi. Acımasız soylular yepyeni bir buluş olan giyotinde can vermişti. Ama katliamlar bitmiyordu. Halk bir kere gücün tadını almıştı ve hiçbir zaman sahip olamadıkları güç onları deliye döndürmüştü. Özgürlük peşinde olan zavallılar şimdi masumları öldüren canilere dönüşmüştü. Birinin ölmesi için soy adı yeterliydi. Bütün malını halka bırakıp kimseye eziyet etmeden ülkeyi terk etmiş bir soylu olsan bile bunun önemi yok, önemli olan soylu soy adın. Anlıyorum ki güç kime geçerse gücünün oranınca güzel duyguları köreliyor. Ezilen ezmeye merak sarıyor, intikam alıyor. Karşısında olanın suçlu olmasına da gerek yok önemli olan intikam. İntikam hırsıyla yapılanlar zamanla kalbi köreltiyor ve zamanının ezilenleri cani olup çıkıyor. Yani cellatlar değişiyor ama akan kan hep aynı. Okunması gereken bir kitap...
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Can Yayınları · 202359,6bin okunma
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.