Gönderi

264 syf.
9/10 puan verdi
Koku: Bir Katilin Hikâyesi ya da Modern Prometheus... Kitabı okurken aklıma sık sık Mary Shelley'nin Frankenstein'ındaki Yaratık geldi. Yaratıcısının bile terk ettiği bir 'Yaratık' ve annesinin bile doğar doğmaz terk ettiği Jean-Beaptiste Grenoille. Sevgi, ahlak gibi soyut kelimelerin onlarda bir karşılığı yok çünkü ne oldukları onlara hiç öğretilmemiş; hiç sevilmemişler onlar, hiç kabul edilmemiş, hiç kalabalıklara karıştırılmamışlar. Kendi kendilerine, kendi yalnızlıklarıyla dünyaya karışmaya ve farklılıklarıyla bir şekilde var olmaya çabalamış iki karakter. Öncelikle Patrick Süskind'in 18. yüzyıl Fransa'sını yansıtmakta çok başarılı olduğunu düşünüyorum, şayet kitabın 1980li yıllarda yazıldığını bilmesem bunun bir 18. yüzyıl klasiği olduğunu düşünürdüm. Fransa sokakları, dönemin insanları ve atmosferi çok iyi bir şekilde tasvir edilmiş; kitabın akıcılığını bozmayan ama derinlikli cümlelerini de çok sevdim. Olay örgüsü ile birlikte üslubu da böyle güzel olan romanlar başımın tacıdır her zaman. Grenoille için ne düşüneceğimi bilemedim kitap boyunca, hâlâ biliyor değilim. Şartlar gerektirdiği için mi Grenoille böyleydi yoksa Grenoille böyle olduğu için mi şartlar bu hale geldi? "Kokan bir nesnenin adı olmayan sözcükler, yani soyut kavramlar, özellikle de töresel ve ahlaki cinsten olanlar ona zor mu zor geliyordu. Aklında tutamıyor, karıştırıyordu, yetişkin bir insan olduğunda bile istemeye istemeye ve çoğu zaman yanlış kullanacaktı hak, vicdan, Tanrı, sevinç, sorumluluk, alçakgönüllülük, şükran vb sözleri; her birinin neye karşılık olduğu karanlıktı Grenouille için ve hep de öyle kalacaktı." (sayfa 31) "... kızı ömründe bir kere olsun gözleriyle görmüş olmak için dönüp bakmadı bile. Görünüşü ilgilendirmiyordu onu. Vücut olarak yoktu artık onun için, sadece vücutsuz koku olarak varlığı söz konusuydu." (sayfa 230) Soyut kavramların karşılığı yok Grenoille'de, ölümün de karşılığı yok. Öldürmek, öldürmüş olmak için yapmıyor bunu. Onun ilgilendiği, almayı istediği tek şey nesnenin kokusu. Onun için bir çiçeğin kokusunu damıtmakla bir insanınkini damıtmak arasında fark yok. Vicdanın da karşılığı yok onda, bu kavramları bilmiyor; bilmediği bir şeyi hissedemiyor, gözetemiyor... Kimi suçlamalı bu durumda? Yaratılışındaki noksanlıktan (ya da fazlalıktan) ötürü Tanrı'yı mı? Onu olduğu gibi, kendilerine hiç benzemeyen haliyle kabul etmeyen insanlığı mı? Kendi gayesinin peşinde, hiçbir ahlaki değeri, hiçbir kuralı umursamayan Grenoille'i mi ya da sadece? Ben kötüyü aklamayı seven biri değilimdir ama bazen böyle çözümsüz kalabiliyorum, tıpkı burada olduğu gibi. Kitabın finaline de değinmek istiyorum çünkü benim için çok çarpıcıydı. İnsanların kendisinden olmasını bekledikleri kişi ve olmasını bekledikleri şekilde olduğunda dünyaya karışıp kendini sevdirebildiğini fark edip yine de mutlu olmayan çünkü bunu ikiyüzlü bulan, sevgiden değil insanlara duyduğu nefretten beslendiğinin farkına o an varan ve aradığının yalnızlık da olmadığını anlayan Grenoille'in kendini, insanların vahşi arzularının tam ortasına atması bir nevi kendini de cezalandırması değil miydi? Ve insanları da nihayet kendisinin konumuna getirmiş olmadı mı? O; kendisine çekici gelen şeyin öldürdüğü genç kızlar değil, onların kokuları olduğunun, genç kızları değil onların kokularını arzuladığının farkındaydı her zaman; üzerine hazırladığı o eşsiz insan kokusunu süren Grenoille'e karşı insanların duydukları çekim ise tıpkı Grenoille'in duyduğu istek gibi; Grenoille'in kendisine değil kokusunaydı aslında, yalnızca onlar bunun farkında değildi. Fakat farkında olsun veya olmasınlar; o arzunun peşinde alabildiğince vahşileşmiş, hatta Grenoille'den bile daha ilkel, daha zalim bir vahşilikle arzularını tatmin etmiş oldular. Finalde şartları müsaitleştirip herkesi Grenoille ile eşitlemiş Patrick Süskind. Grenoille'in 'yeteneği' onun lanetiydi aslında ama her birimiz de arzularımızın tutsağıyız bir yerde. Güzel şeyler kontrol edilmediğinde çirkinleşebiliyor bazen. Güzel bir romandı nitekim.
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201922,2bin okunma
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.