Gönderi

1945 sonrası dönem Çağdaş Türk Düşüncesinde bir farklılaşmayı temsil etmektedir. Daha önce kemalizmin şemsiyesi altında birbiri ile rekabet eden ve onun farklı kollan gibi görünen liberalizm, sosyalizm, ulusçuluk, muhafazakarlık yukarıdaki siyasi şemsiye zayıflayınca birbirinden farklılaşmaya başlamışlardır. Aslında bu dönem bir taraftan tek partili siyasal sistemden çok partili bir siyasal sisteme geçişin sarsıntıları, bir taraftan İkinci Dünya Savaşı’nın oluşturduğu ekonomik ve sosyal sarsıntılar, aynı zamanda dünya sisteminin değişmesi ve Türkiye’nin Sovyetlerle sürdürdüğü 25 yıllık iyi ilişki politikasını devam ettirememesi sebebiyle kapitalist Batı blokunda yer almaya başlaması gibi etkenlerle önceki dönemden radikal bir farklılaşmayı beraberinde getirmiştir. Aslında bir taraftan da bu dönem 1925’ten itibaren yer altına, kabına çekilmiş olan fikri akımların yeniden gün yüzüne çıkmaya başladıkları bir dönemdir. Dergi ve yayınevi sayıları yeniden artmış, edebi ortam canlanmaya başlamış, üniversite çevreleri hareketlenmiştir. Ancak Türkiye’de devletin bu tür geçiş zamanlarında verdiği tepki bir kez daha ortaya çıkmakta gecikmemiştir: Baskı ve sindirme yoluyla düşünce yaşamını denetim altına alma gayretlerinin öne çıktığını görmekteyiz. Bu dönem genellikle tek parti sonrası çok partili hayata geçilmesi sebebiyle demokratik bir görünüm arz etse de basına, düşünce yaşamına, üniversitelere ciddi baskıların devam ettiği bir zamandır. 1950’Ierden itibaren Soğuk Savaş'ın, Türk entelektüel hayatı üzerinde çarpıcı etkilerini görürüz. Bu etki ile anti-komünizm çerçevesinde devlet ideolojisinin biçim değiştirerek sağ ve sol kemalizm olarak iki ayrı kola ayrılması söz konusu olmuştur. Bu kopuş uzun vadede Türkiye'de Kemalizm’in toplumsal dinamiklerini kaybederek bürokratik bir ideolojiye dönüşümüne neden olmuştur.
Lutfi SunarKitabı okudu
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.