Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

148 syf.
7/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
AŞKTA KİM SAYGI DUYAR DOSTA?
Oyunun orijinal ismi ''Two Gentleman of Verona'' olsa da buradaki karakterler erginlik çağına girmiş, varlıklı ailelerden gelen delikanlılardır. Ancak hareketlerinden ve tavırlarından 20 yaşın altında oldukları anlaşılmaktadır. Zaten Valentine de, hayatında ilk kez yolculuk yapmaktadır. Proteus-Valentine arasındaki olay örgüsü
Giovanni Boccaccio
Giovanni Boccaccio
'nun
Decameron
Decameron
adlı eserindeki Titus ve Gisippus'un öyküsünü anımsatır. Shakespeare, bunu Sir Thomas Eliot'ın The Governor (1531) adlı eserinde okumuş olabilir. Oyunda erkek erkeğe arkadaşlık ve erkek-kadın aşkı vurgulansa da, bu sadece platonik aşk ile erotik aşk yarışmasından ibaret değildir. Çünkü aynı-cins ve öteki-cins ilişkileri alt metinde mevcuttur. 1. Perde, 1. Sahne'nin en başında Valentine, ''Beni kandırmaya çalışma sevgilim Proteus,'' diye sözlerine başlar. Bu tümcenin gizli anlamı: Valentine Proteus'u, Proteus Julia'yı sever. Proteus Julia'nın aşkıyla ''zincirlenmiş''tir; ama aynı şekilde erkek arkadaşı Valentine'e de sevgiyle bağlanmıştır. Proteus da aynı sevgiyle arkadaşına şöyle der: ''Demek gidiyorsun ha sevgilim Valentine; güle güle! Görülmeye değer, nadir bir şeye rastlarsan yolculuğunda Senin olan Proteus'u hatırlamayı unutma!'' (s. 2) Oyunun en başında iki tür aşkın rekabeti Proteus'un, Valentine'nin sevgilisi Sylvia'ya vurulmasıyla doruk noktasına erişir. Proteus yalnız kaldığında arkadaşı ve vurulduğu kadın arasında bir karşılaştırma yapar. Her iki sevgisini tartıya vurur: ''Gözlerim mi yoksa Valentine in övücü sözleri mi, O kadının tartışmasız mükemmeliyeti mi, Yoksa benim her şeyi haince çiğneyişim mi, Beni böyle düşündürecek kadar düşüncesiz bıraktı?'' (s. 42) ''Galiba artık Valentine'e duyduğum yakınlık da soğudu, Eskisi kadar sevmiyorum artık onu, Ah, ama sevgilisini çok, ama çok seviyorum. Eski dostumu bu kadar az sevmemin nedeni de bu.'' (s. 43) Proteus bile, Valentine ile Sylvia'ya olan duygularını anlamakta güçlük çeker. İki aşk arasına sıkışmıştır. Oyunun sonu da hâla eleştirmenlerce tartışılır. Valentine'nin ilginç cevabı ve hemen Proteus'u affetmesi kafa karıştırıcıdır. ''VALENTINE: Ödeştik öyleyse. Seni namuslu kabul etmeye hazırım bir kez daha. Pişmanlık karşısında hıncı yatışmayanın Ne gökte yeri vardır ne yerde. Çünkü nedamet karşısında öfkesi geçer Tnrı2nın da. Sevgimin içtenliğini, cömertliğini anlaman için Sana veriyorum Sylvia'da benim olan ne varsa.'' (s. 107) Bu da Valentine'nin şapşallığa kaçan kibarlığını gösteriyor. Valentine de varoluşunu aşkta arayanlardan. Don Quijote gibi, ''İnsancıklar'' romanındaki Makar Devuşkin gibi, Beren ile Luthien gibi, bir başka Shakespeare oyunu olan Romeo ve Juliet gibi. Bunu sürüldükten sonra söylediği şu sözlerden anlıyoruz: ''VALENTINE: Ölmek varken neden hayatta kalıp bu işkenceyi çekmeli? Ölmek beni benden sürmek demek, Slyvia ile bense, ondan uzlaklaşmak kendimden uzaklaşmaktır. Ölümcül bir sürgün bu. Sylvia'yı göremezsem, ışık, ışık olabilir mi? Sylvia olmazsa, ne işe yarar neşe? ..'' Bu böyle devam ediyor fakat, dediğim gibi, bu alıntıdan da Valentine'in ne kadar âşık olduğunu anlayabiliyoruz. Shakespeare, bu oyunun tema ve motiflerinin birçoğuna geri dönse de bir daha asla dostluğu bir romantik aşktan daha üstün tutma riskini almamıştır. Ayrıca: Oyun boyunca karakterler kendini ''metamorfoza uğramış'' kişiler olarak ifade eder. Julia erkek kılığına girer ve sevgilisi Proteus'un peşinde tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Valentine kıyafetlerini ve davranışlarını değiştirerek basmakalıp kıyafetlere ve âşık davranışına bürünür. Shakespeare bu oyunda bize ''Aşk, dostluk karşısında üstün gelir mi? Siz olsanız ne yapardınız? Arkadaşınıza mı arka çıkardınız, yoksa şehvetinizi salar mıydınız içinize? Aşkta hatırı sayan var mı?'' gibi sorular soruyor bizlere ve cevap bekliyor. Aslında, Shakespeare zaten bunları bize
Kuru Gürültü
Kuru Gürültü
kitabında cevaplıyor: ''Güzellik öyle bir büyücüdür ki Adamın kanına işler, dostluk vefa unutulur gider.'' ''William'ın Ovidius'a düşkünlüğü karmaşık, ömür boyu sürecek bir tutkuydu ve görünüşe göre de hep yeni boyutlar kazanıyordu: William, Dönüşümler'de, sanki bu eser onun için çok katmanlı bir dünyasal ve metafizik esin ve buluş kaynağıymış gibi taze yönler buluyordu.'' (Park Honan, Shakespeare: Bir Yaşam, s. 97) Burada da Shakespeare'in Ovidius hayranı olduğunu ve ondan etkilendiğini pekiştiriyoruz: ''DÜK: Ya Phaeton* -sen Merops'un oğlusun- Gözüpek çılgınlığınla dünyayı yıkma pahasına Cennet arabasını sürmeye mi heveslisin? Üzerinde parıldıyorlar diye yıldızlara mı erişeceksin?'' *Phateon mitolojide güneşin arabasını kullanmaya çalışırken kaza geçirip ölmüş ve dünyayı yakıp kavurmuştur; bkz.
Ovidius
Ovidius
,
Dönüşümler 1-15
Dönüşümler 1-15
Ayrıca sizlerle beğendiğim esprileri paylaşmak istiyorum: ''Thurio: Olmadığınız gibi görünebilir misiniz? Valentine: Belki: Thurio: Sahtekârlar da böyledir. Valentine: Siz de öylesiniz. Thurio: Olmadığım ne gibi görünüyorum? Valentine: Akıllı gibi. Thurio: Peki, öyle olmadığımın kanıtı? Valentine: Budalalığınız. Thurio: Budalalığımı nereden çıkarıyorsunuz? Valentine: Ceketinizden. Thurio: Ceketim kolsuz da olsa bedenime tam oturur. Valentine: Budalalığınız gibi.'' (s. 34- 35) ''Valentine: Madam, binlerce günaydın size. Speed: (Kendi kendine) İyi akşamlar! İşte milyon çeşit yapmacık tavır sana. Sylvia: Kölemiz* Sir Valentine, size de iki bin kere günaydın! Speed: (Kendi kendine) Bizimki kadına ilgisini gösterecekken, kadın ona faiziyle karşılık veriyor.**'' *O dönemde kadınlar âşıklarına böyle hitap ederlerdi. **Burada Shakespeare'in ''interest'' sözcüğü ile yaptığı bir söz oyunu var: Valentine'in Sylvia'ya olan ''ilgi''si için kullandığı sözcüğü, Sylvia ''iki bin günaydın'' diye selamlaması üzerine bu kez ''faiz'' anlamıyla kullanıyor. (s. 25 - 26) Bunlar çok kötü, basit espriler gibi gelse de, bunları yapmak hiç kolay değil. Günümüzde çoğu insan sadece müstehcen espri yaptığı için, bu güzel espriler çok basit geliyor. Müstehcen espri yapmak kolaydır fakat böyle espriler yapmak deha işidir. Shakespeare daha ilk eserinden gösteriyor bunu. -------------------------------------------------------------------- OLUMSUZ ELEŞTİRİ: Konu açısından Veronalı İki Soylu Delikanlı'nın bir komedya olmadığını gördük. Burada güldürü havasını sağlayan sadece iki kişi vardır: Valentine'nin uşağı Speed ile Proteus'un uşağı Launce. Bu iki kişi, çok komik ve gerçekçi bir biçimde aşktan söz ederek, oyundaki romantik âşıklarla bol bol alay eden bir koro görevini üstlenirler. Speed, Elizabeth çağı güldürülerinde görmeye alışık olduğumuz, işi gücü şaklabanlık yapmak olan sıradan komik uşaklardan biridir. Launce ise, sadece Shakespeare'in ilk önemli soytarısı değil, aynı zamanda oyunun belki de en ilginç kişisidir. İlginç oluşunun nedeni de, bu komedyadaki insanları kıs- kıvrak bağlayan, canlı ve gerçek birer insan gibi gelişmelerine engel olan o uydurma romantik geleneğin dışında kalmasıdır. Ne var ki, H. B. Carlton'un deyimiyle, bu komedyaya arka kapıdan girdiği halde, beklenmedik bir önem kazanır. Dowden, Veronalı İki Soylu Delikanlı'nın aklımızdan tümüyle silindikten sonra, anımsaya anımsaya ancak Launce ile o nankör ve huysuz köpeğini anımsadığımızı söyler. Shakespeare'in, bu gençlik dönemi oyununun konusunu işleyişinde bazı kusurlu noktalar var. Grup sahnelerini düzenlemeye isteksiz olan, ya da bunu beceremeyen Shakespeare oyun süresince monologlara, ikili konuşmalara, ya da karakterlerin, belli kişilere duyurmadan, kendi kendine söylediği sözlere ağırlık veriyor. Beceriksizce düzenlenmiş bir bölümde işler karışıyor ve iki monolog araya giriyor (Julia'nın monoloğunda). Şiirsel parçaların bir kısmında (''Sylvia Kim?'' adlı tatlı ezgide olduğu gibi) hoş bir nisan esintisi var; ama bir kısmı da sığ ve yavan ''dolgu'' malzemesi izlenimi veriyor. Konuşmalardan bir bölümü sanki kimliksiz, bedensiz seslerce yapılıyormuş gibi. Haydutlar ise, parodi olarak bile, cılız; yetişkinlerin neler söyleyebileceğini tahmin etmeye çalışan çocukları andırıyorlar. Thurio ve Dük kartondan karakterler; Valentine dokunaklı ama neredeyse beyinsiz (Kibarlığı budalalığa kaçıyor). Faydam dokunduysa ne mutlu bana, keyifli ve verimli okumalar. KAYNAKÇA: 1-
Shakespeare Kitabı
Shakespeare Kitabı
2-
Shakespeare: Bir Yaşam
Shakespeare: Bir Yaşam
3-
Veronalı İki Soylu Delikanlı
Veronalı İki Soylu Delikanlı
Önsöz, Özdemir Nutku 4-
Shakespeare ve Hamlet
Shakespeare ve Hamlet
Veronalı İki Soylu Delikanlı
Veronalı İki Soylu DelikanlıWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2013936 okunma
··
414 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.