Gönderi

Kant, Aydınlanma'yı "insanın kendi kendine dayattığı vesayetten kurtulması" olarak tanımladı. "Vesayet, insanın kendi anlayışını, bir başkasının yönlendirmesi olmadan kullanamamasıdır." İnsanlık tarihini şekillendiren baskı ve cehaletin çoğuna, insanın kendi toyluğu neden olmuştur. Kant, Aydınlanma'nın özünü, kendi başına rahatça, "düşünme cüreti/cesareti” olarak nitelendirir. "Sapere aude! (Kendi aklını kullanmaya cüret/cesaret et!) Aydınlanmanın sloganı budur." Romalı şair Horatius'un "Bilmeye cüret et (Sapere aude) sözü, bilme ve anlama eyleminin bir Cüret ve cesaret iși olduğunu hatırlatır bize. Kant' ın "Aydınlanma Nedir?" makalesinin merkezine koymarak meşhur ettiği "bilme cesareti, mağaradan çıkmanın ve aydınlığa doğru adım atmanın olmazsa olmaz şartıdır. Horatius'un anlattığı bir hikayeye göre ahmağın biri karşıdan karşıya geçmek için dere nin kurumasını bekler. Bunu akılsızlık ve korkaklık olarak gören Horatius "Bir işe başlayan, henüz işin yarısındadır, bilmeye cüret/cesaret et, başla!" diyerek insanın hedefine ulaşmak için sebat etmesi gerektiğini vurgular. Derenin kurumasını beklemek sadece vakit kaybetmemize sebep olmaz, aynı zamanda kendimizi tabiat karşısında aciz ve anlamsız bir konuma mahkûm etmemizi ifade eder. Bilmeye ve bulmaya cüret etmek demek, "Hakikate ulaş- mak için geri durma, işi yarım bırakma, ayağa kalk ve yürü..." demektir.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.