Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

62 syf.
9/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Sonsuz Hiçlik!
Bin dokuz yüz! 1900! 20. yüzyılın başlangıcı! Yayılmacılığın pik yaptığı, dünyayı keşfetme arzusunun yaygınlaştığı, insanların yaşam alanlarından ziyade sınırsız yaşam olanaklarının ateşiyle yandığı bir çağın başlangıcı! Oysaki dünyada bazı şeyler yaşandığı yerde en güzelini yapabilme hayaliyle en güzel yaşanmaz mı? Mutluluk sonsuz denizlerin çağrısındaki sonsuz ihtimallerde mi gizli olmalıdır illa? Bin Dokuz Yüz’ün ifadesiyle “Sonsuz olmayan bir klavyede mutluluğu çalmak” da mümkündür elbet. Yazarın kurgusuna ve felsefesine hayran kalmamak elde değil. “Mutsuzluğu yendim. Yaşamımı isteklerimin pençesinden kurtardım.” Mutsuzluğun isteklerin ulaşılmaz olmasında gizli olduğunu hissettiriyor yazar. Ne kadar az ama net isteğimiz olursa o kadar mutluluğa yaklaşacağımızı vurguluyor. Şu an dünyada yaygın felsefelerden minimalizden psikolojinin pek çok öğretisinde de bu fikirler geçerliliğini korumakta. Kapitalizmin ve tüketime dayalı yeni yaşam anlayışının tersine insan hiçbir zaman olmadığı kadar mutsuz olduğu bir çağda yaşıyor. Kitap bu noktada durup düşünmeyi dağlatıyor okura. “Ben bir denizde doğdum ve orada öldüm.” Bir yere ait olmanın, kök salabilmenin ne kadar emek isteyen ve sahiplenici bir yanının olduğunu reddeder oldu insan yeni çağda. Kitabın kahramanı Bin Dokuz Yüz belki de kendi çağının son temsilcisi olarak bu dönemin bitişinin de göstergesi sayılabilir. “Sonu hiç gelmeyen milyonlarca, milyarlarca tuş ve asıl gerçek, onların hiç tükenmediği, klavyenin sonsuz oluşu/ Eğer o klavye sonsuzsa, o zaman/ O klavyeyle çalabileceğin bir müzik yoktur. Yanlış sandalyeye oturmuşsundur: O Tanrı’nın kullandığı piyanodur. Yolları görmedin mi ya?/ Sadece yolları düşün, binlerce yol var, bir tanesini nasıl seçebiliyorsunuz/ Bir kadını nasıl seçebiliyorsunuz/ Bir evi, sizin olan bir toprak parçasını, bakılacak bir manzarayı, bir ölüm şeklini nasıl seçebiliyorsunuz/ Tüm o dünya/ Nerede sona erdiğini bile bilmediğin, üstüne gelen o dünya/ Ne kadar büyük, bilinmez/ Onun büyüklüğünü düşünerek, sadece düşünerek paramparça olmaktan hiç korkmaz mısınız sizler? Orada yaşamaktan.../” Sonsuz ihtimal = Hiçlik Odaklanamayan, seçemeyen, hepsini elde etmek isterken hiçbirine tam anlamıyla sahip olamayan, dünyanın her yerine gidebilme ihtimali olan ama mahallesinde sıkışıp kalan, sosyal medyada yüzlerce insanla tanışan ama hiçbiriyle dost olamayan, pek çok kadınla ilişkisi olan ama hiçbir kadının ruhuna sahip olamayan, doğduğu evin penceresinden çocukluğunda onu etkileyen bir manzarayı kendi çocuğu olduğunda ona gösteremeyen çünkü evleri yuvadan ziyade satılası bir mülk olarak gören insanlar olarak ne kadar da “HİÇ”iz!
Bindokuzyüz
BindokuzyüzAlessandro Baricco · Can Yayınları · 2007287 okunma
·
76 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.