Açıkçası kitaba ilk başladığımda karakterlere alışmakta ve anlamakta biraz sorun yaşadım-özellikle Yusuf'un hayatını okurken. Fakat daha sonraları hem Barlas' tan hem Nesil'den kopamadım.
Yusuf'un yada Barlas' ın hayat öyküsü gerçekten çok yürek burkan cinstendi, o çocuk yüreğiyle nelere katlanmış, nasıl dayanmış anlamak çok güç. Peki ya Nesil'e ne demeli, onun kararlılığı hiç tanımadığı bir adama karşı olan cesareti takdire şayan. Ama tabi daha sonradan Barlas' ın sevgiye olan açlığını doyurabilecek tek insanın Nesil olduğunu anladığında ondan vazgeçmemesi, denizde boğulan birinin can simidine sarılır gibi Nesil'in aşkına sarılması çok duyguluydu. Barlas ve Nesil'in birbirlerine kavuşmalarında katkısı olanlar da var tabi, onlar olmasa bir araya gelemezlerdi sanırım. Hani psikologlar derler ya "çocukluğunuza inmeliyiz" işte bu kitapta ne demek olduğunu anladım. Çocukluğumuzda yaşadıklarımızın, yakamızı bırakmayıp dönüp dolaşıp yetişkin olduğumuzda bile bizi bulduğunu apaçık gözler önüne seriyor. Henüz okumadıysanız kesinlikle tavsiye ediyorum.