Gönderi

331 syf.
·
Puan vermedi
Bir solukta okunabilecek ender kitaplardan. Gerçekten de kurgu ve anlatım itibarıyla çok beğendiğimi belirtmek istiyorum. Kitabın vermek istediği mesaj hem çok açık hem de çok kapalı. Yani mesajın alıcısına daha çok sorumluluk düşüyor burada. Olay daha çok bir akıl hastanesinde geçiyor. Dikkatimi çeken ilk şeylerden birisi bu kısmı oldu. Çünkü olay bir öğrenci yurdunda veya bir otel gibi farklı yerlerde de geçebilirdi ancak bu tip yerler verilmek istenilen mesajı veremezlerdi... Normal hayattaki yaşantımız düşünülürse, mekanın akıl hastanesi seçilmiş olması pek de garipsenmeyecektir. Bunun yanında insanların yaşadığı yere ayak uydurduğu ve haliyle bu yerde ki yaşam koşullarını da kendine uyarlayarak bir davranış kalıbı oluşturduğu da söylenilebilir, bu da mekanın seçilme nedeni olabilir. İnsanların içinde bulunduğu koşullara uyum sağlamakla beraber; çıkarlarına göre nasıl kendilerini kaybettiklerini, "kesinlikle yapmam" dedikleri şeyleri çok rahatlıkla nasıl yapabildiklerini, ahlak ve görgü kurallarını nasıl unutabildiklerini de çok çarpıcı bir biçimde "görme"mizi sağlıyor yazar. Gelelim asıl verilmek istenilen veya benim aldığım mesajlara: Hepimiz hayatlarımızı bir şekilde idare etmek, yaşantımıza devam etmek için çabalıyoruz. Kimimizin maddi durumu kimine göre daha iyi kimimizin de ise bir diğerine göre daha kötü. İhtiraslarımız ihtiyaçlarımızı geçmekle kalmamış, ihtiyaçlarımızın yerini almış!.. Her zaman daha iyisini istiyoruz, olanla yetinmeyi ve paylaşmayı bilmiyoruz. Yaradan'ın bizden istediklerine aykırı davranıyoruz. Açlığa karşı, yoksulluğa karşı tepkisiz kalıyoruz, bunlara karşı yazarın da belirttiği gibi ne yazık ki körleşmişiz. Dışarıdan bakıldığında gözlerimiz açık gözüküyor ancak pek de gördüğümüz söylenemez, sadece bizi ilgilendiren şeyleri görüyoruz, diğerlerine sadece anlamsız bir şekilde bakıyoruz... Mesela dışarıdayken etrafımızda; çöpleri karıştırarak yemek arayan insanlar, yırtık ayakkabısıyla, kıyafetiyle dolaşan çocuklar, kendinden daha iyi giyimlilere imrenen yoksullar ve daha nicelerine bakıyoruz ancak onları görmüyoruz, çünkü görmek için sadece bakmak yetmiyor, vicdan da gerekiyor, merhamet de gerekiyor ve ne yazik ki etrafımıza karşı her geçen gün daha da körleşiyoruz. Fakirliğin, yoksulluğun, haksızlığın olmadığı bir dünya çok zor değil, yeter ki; görmeyi bilelim, paylaşmayı bilelim, sevmeyi bilelim, yetinmeyi bilelim...
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022105,1bin okunma
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.