"Eminim, alışacaksınız Montaigne' e. İnsanoğlu ne düşündüyse onda var ve bu kadar kudretli üslup zor bulunur..." der Mme. du Deffand
Eseri okuduktan sonra hak vereceğinize eminim...Birçok konu başlığından güzel pasajlar sunmakla beraber, sadece yazmakla kalmayıp kayda değer filozof ve düşünürlerin yazılarından da örneklerle yola çıkıp, düşüncelerini daha belirgin bir şekilde ifade etmiş Montaigne...
Bununlada yetinmeyip okuyucununda düşünmesini sağlamış... Kitabı okurken bizzat yaşıyorum hissine kapılıp, sayfaları çevirirken kendimizi düşünce dünyasında bulmaktayız..
16. yy Fransız düşünürü olan Montaigne felsefe ve edebiyatla ilgili çalışmalar yapabilmek için bütün görevlerini bırakıp şatosuna çekildiği süre zarfında birçok filozof ve yazarları inceledikten sonra bütün bunlar arasında kuşkucu yönetimi benimser...
Montaigne' ye göre insan gerçeği öğrenmek istiyorsa kuşkuyu ilke edinmesi gerekir, ki bunun içinde aklını kullanması gerekir ve "başkalarının bilgisiyle bilgin olabilsek bile, ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz" der.. Fakat bu yönteme göre de akıl ve bilim yoluyla bütün gerçekler kavranamaz ve insan kendini gerçeklere götürecek yeni kaynaklar aramalıdır... Montaigne'ye göre de yeni kaynaklardan biri inançtır. İnanç sistemlerinin değişkenliğine işaret ederek insanın bu değişkenlik nedeniyle, zaten kaybedeceği bir oyun için özgürlüğünden vazgeçmemesini önerir.
Başka bir kavrama göre Montaigne'nin dünya görüşü "ben" kavramı üzerine kuruludur. Montaigne'nin "Kitabımım konusu '' benim" cümlesinden de anlaşıldığı gibi...
'Ben' kavramından yola çıkıp tüm insanlığa seslendiği yapıtında, herkesin kendi düşüncesine paralel noktalar bulacağından eminim.
Pascal'ın da "Denemeler'de gördüğüm her şeyi Montaigne' de değil kendimde buluyorum" demesi gibi...
Michel de Montaigne sadece bulunduğu çağı aydınlatmamıştır. Gelecek nesillere de düşünceleriyle ışık tuttan yegâne bir düşünürdür. Herkesin denemesi gereken bir eser :)