Bu serseri ruh hali
Bu azı çoğu yüreğe zarar sahipsiz geceler
nerde olduğunu bilmeyen
Sormaya çekinen kelimeler
Bu günbatımı budala sonbahar
Gittin gideli heryerde var
Üstünkörü unutulmaya çalışılmış
Yokluğun hariç herşeye alışılmış
Yani sadece kabası alınmış
Kalbin
sadece durulanmış
Ama hiç bir zaman akıllanmamış
Hiç bir vakit
gitmene razı olmamış
Öylesine geçen günler
Böylesini çok acıtmış
Fikirler serin sularda
Çokça ıslanmış
Girilen her sohbet
her muhabbet
Cana zulüm
yüreğe eziyet olmuş
Sancısı saatlerce sürmüş
Doktoru attaya gitmiş acılar
Sürekli açılmış kurcalanmış
Mütevazi bir hatıra defteri
Bu yürek
Yazlık serpil sineması
Bilye arabam,misketlerim
Birde dişime yapışan şekerler
Bağlantı kablosu bu aşkın
Hani gitmiştin
Yine böyle bir zamandı
Sadri alışık ölmüş
Yılmaz Güney hastaydı
İşte o gün
akasya ağaçlarını
Kesip yerine Çoki-ii evler yaptılar,tüm misketlerim kaybolmuş
O eski sinema yıkılmıştı
Tadı yok şimdi hiçbir şeyin
Ne bilye arabam kaldı
Ne misketler
Nede akasyalar
Yüreğimde çengelli bir iğneyle
Kanattığım hatıran
Dışarda budala bir sonbahar...