Bu kitabı en son okuyun!"Evrenin sonsuz genişlikte ve zenginlikte tasarlanması, zahmetli yaratışın ve özgür bilincin en aşırıya vardırılmış karışımının sonucudur."
Tıpkı yaratılan bu evren gibi iç dünyası sonsuz zenginlikte, anlaşılması kimi zaman güç, içine kapanık ve gizemli edebiyatçımızın bir aforizmasıyla başlamak istedim söze. Bu kitabı ve yazarın diğer bütün kitaplarını anlamak için önce onu anlamak gerekir fakat o, buna hiçbir zaman tam anlamıyla izin vermemiştir. Zaten çoğu zaman anlaşılma arzusu ve kaygısı içinde de olmamıştır. Hatta öyle ki eserlerinin değil anlaşılmasını okunmasını bile istememiştir. Bu sebeple Kafka'yı anlamak hissetmekten öte değildir. Bu yazacaklarım da hissettiklerimden öte olmayacaktır hülasa...
Kitap bir derlemedir; içeriğini yazarın kendi el yazmaları ve diğer bazı kitaplarının bir parçaları oluşturmaktadır. Bu sebeple her ne kadar bir konu bütünlüğü aranmamalıysa da yazarın üzerinde nispeten fazla durduğu konular mevcuttur. 'İyi-Kötü' gibi ya da 'İnanç' gibi... İnanç kavramını din meselesine indirgememek gerekir ki Kafka da tam olarak bir dini inancı konu almamıştır. Fakat Babaya Mektup kitabından onun dinle olan ilişkisine dair ufak birkaç bilgiye ulaşmamız mümkündür:
"Aynı şekilde senden kurtuluşu Yahudilikte de bulamadım. Aslında kurtuluş burada mümkün olabilirdi, hatta dahası, birbirimizi Yahudilikte bulabilir ya da oradan uzlaşmış olarak çıkabilirdik. Ama senin bana öğrettiğin nasıl bir Yahudilikti! Çocukken, seninle görüş birliği içinde kendimi suçlardım çünkü sinagoğa yeterince gitmez, oruç tutmazdım vs. Bununla kendime değil, sana haksızlık yaptığımı sanırdım ve her zaman hazırda bekleyen suçluluk bilinci içimi kemirirdi.
Sonraları genç bir insan olarak, senin Yahudilikle ilgili sahip olduğun o hiçlikle, aynı hiçliği uygulama konusunda (senin deyiminle hiç değilse dine saygıdan) çaba harcamadığım için beni nasıl suçlayabildiğini anlayamıyordum. (...) yeter ki sinagoğa gitmiş olayım (esas mesele buydu) istediğim yere kaçıp sokulmama izin verirdin. Böylece orada onca saati esneyerek ve uyuklayarak geçirirdim.
İşte bana aktarılan dini malzeme buydu, bu malzemeyle ondan olabildiğince hızlı kurtulmanın dışında nasıl daha iyi bir şey yapabilecegimi anlamıyordum; tam da bu kurtulma bana dine en saygılı davranışmış gibi geliyordu."
Böylece Kafka'yı, karakter ve edebi yetenek konusunda şekillendiren olguların başında dinin gelmediği açıkça görülmektedir. Ferit Edgü İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkan bu kitabın önsözünde şöyle der: "Kafka'nın yapıtında bir Tanrı düşüncesinden söz edilebilirse bu ancak, var olmayan bir Tanrı'dır: Negatif teoloji."
Franz Kafka'yı anlamak ve tanımak isteyenlerin okuması gereken son kitap olmalıdır bu kitap, zira ona dair hiçbir bilgisi olmayanların yapacağı okumanın yüzeysel bir okuma olacağı aşikardır. Onu anlamaya ve onun kitaplarını okumaya mektuplarından başlanmalıdır, böylece onu tanımak belki bir nebze mümkün olacaktır. Diğer kitaplarında buluşmak üzere iyi okumalar herkese.