Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

544 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Hani kimi kitaplar vardır, okurken sizi sarar ve öyle bir içine çeker ki bitsin istemezsiniz, elinizden bırakmak ve zorunlu başka işler için ara vermek zul gelir. Okurken bir masalın içine açılırsınız; yaşadığınızı, insan olduğunuzu duyumsar, sizden önceki kuşakları hatırlar; hayatın tüm acı-tatlı yönlerine rağmen yaşamaya değer olduğunu, küçük hesaplarla ve kaygılarla harcanmaması gerektiğini hissedersiniz. İşte, “Ruhlar Evi” böyle bir eser. Uzun yıllar önce filmini seyrettikten sonra satın almış, ancak okumayı ötelemiştim. Yanlış yapmışım; filmi ortalama olarak değerlendirsem de birkaç çarpıcı sahnesi ile aklımda kalmıştı; ancak kitabı okumadan filmi seyretmek, o büyük hazineyi sadece yüzeysel görüp çekip gitmek demekmiş. O yüzden filmini seyretme planınız var ise dahi, öncesinde kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Romanı okumadan kısaca Şili’nin yakın tarihini bilmekte fayda var; zira Isabel Allende efsanevi devrik Şili devlet Başkanı Salvador Allende’nin kuzeni ve Pinochet’nin CIA destekli kanlı darbesinin canlı tanıklarından biri. Darbe sonrası sürekli kovuşturmalar ve tutuklanma kaygısı ile geçen uzun bir baskı döneminden yılıp eşi ve iki çocuğu ile önce Venezuela’ya, sonra Amerika San Fransisco’ya sürgüne giden Allende’nin, kendi aile geçmişinden ve Şili’nin bu çalkantılı ve acılı tarihinden esinlenerek yazdığı “Ruhlar Evi”, ilk eseri. Bize benzer bir tarihi var Şili’nin; büyük sermaye sahiplerinin olduğu, işçi ve köylülerin zor şartlarda, neredeyse “köle” statüsünde çalıştırıldığı; bir yanda zenginlik sular seller gibi akarken nüfusun büyük kısmının açlık sınırında yaşadığı bir ülke Şili. Uzun yıllar yönetimi ellerinde tutan ve göstermelik demokrasileri ile -seçim sandıklarını dahi manipüle ederek- parlamentoda çoğunluğu oluşturan sermaye sahiplerinin, “muhafazakar sağ” cenahın, yıllarca ter dökerek sonunda seçimi kazanan ve dünyanın ilk seçilmiş Marksist başkanı olan Allende’nin seçimi kazanması ile ayrıcalıklarını kaybetmesi, ülkeyi büyük ve kanlı bir darbeye sürükler. Zira toprak sahipleri bütün imtiyazlarını kaybetmek üzeredirler ve hatalarını düzeltip toplumun birlikte mutlu olacağı farklı bir düzeni kurmak yerine askerden medet umar ve orduyu göreve çağırırlar. Elinde devlet bütçesinden alınmış silahları ile hazırda bekleyen ordu bu fırsatı kaçırmaz; bakır madenlerinin tekrar Amerikan şirketlerine peşkeş çekileceği sözü ile CIA’yi de yanına alır ve bizim de tarihimizde maalesef gördüğümüz, o çok acılı, kanlı, utandırıcı ve yıkıcı darbelerden biri yaşanır Şili’de de. Sonuç darbeyi çağıran sermaye sahipleri dahil kimseyi memnun etmez; zira asker silahı ile tüm gücü ele geçirmiştir artık, kimseyi mutlu etmeye ihtiyacı yoktur. 8 yıl süre ile General Pinochet’nin faşist yönetiminde kan kusar Şili halkı; eğitimli insan kaynağının çoğunu kaybettiği gibi ekonomik olarak da çok büyük kayba uğrar.“Ruhlar Evi”, işte bu darbe ile biten süreçteki yaşamı, 4 kuşak öncesinden başlayarak anlatıyor bize… Eser büyülü; karakterlerin her biri son derece gerçekçi ve bir o kadar etkileyici. Olağanüstü güçleri olan ve ruhlar alemi ile konuşabilen Clara ve onun aşkı; çalışkan, hırslı, öfkeli ve zalim kocası Esteban bu büyük hikayenin merkezinde. Clara’nın çılgın fikirli eğlenceli kardeşi Marcos, yürekten sevdiği fedakar görümcesi Ferula, büyük bir cesaretle aşkının peşinden giden kızları Blanca, idealist ve iyi yürekli oğulları Jaime, eğlenceli ve hayattaki yerini sürekli arayan havai tarzı ile diğer oğulları Nicolas, torun Alba, büyük aşkların kahramanları Pedro Tercero Garcia ile Miguel, ve daha sayamadığım bir dolu karakter; sanki içlerinde yaşıyormuşuzcasına gerçekçi bir dille serilmiş önümüze. Kendi geçmişimden anılar uçuştu gözümün önünde… Öfkesi aklının önünde giden Esteban Çerkez dedelerim kuşağını hatırlattı bana. Melek yüzlü anneannemi gördüm Clara’da; Ferula kendini ailesine adayan büyük teyzem oldu, ilk aşk acısı ile kıvrandığım günlerin Alba’sı ise bendim. Ve yurdumun iyi yürekli; sorularına cevap, yoksulluğa çözüm arayan; adalet ve eşitlik peşinde koşan güzel yüzlü gençlerini gördüm satırlar arasında; acımasız çıkarcıların postalları altında insafsızca ezilen. Hepsine selam olsun… Huzur ve barış içinde yaşamak hakkı verilmiş mi insana, bilmiyorum. Ama bir geleceğimiz olacak ise bu kinle değil, karşılıklı uzlaşma ile yazılacak. Alba’nın dediği gibi “Ah’ların yerde bırakılmaması gereken herkes adına benim öç almam çok güç bir şey, çünkü bunun yaparsam benim aldığım öç de aynı aman dinlemez törenin bir parçası olup çıkar. Bu korkunç zinciri kırmalıyım.”
Ruhlar Evi
Ruhlar EviIsabel Allende · Can Yayınları · 20181,125 okunma
··
465 görüntüleme
Gönül. okurunun profil resmi
Benim de uzun zamandir merak ettiğim bir kitaptır, çok içten anlatmıssınız. Ellerinize sağlık:)
AkilliBidik okurunun profil resmi
Teşekkürler, tavsiye ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.