Gönderi

"Aklım bana Tanrı'nın olmadığını söylüyor." "İşte bu yüzden, Tanrı'ya inanmak için akla ihtiyacımız yoktur ya. Çünkü akıl, sebep ortaya koyar; Tanrı'ya inanmanın ise hiçbir sebebi yoktur. Ona inanmak şarta bağlanamaz. Dahası aklın sınırları olduğu unutulmamalı. O halde Tanrı'nın sınırsız varlığı onunla nasıl kavranacak? Bunun da bir yolu var. Elbette şüphelerle. Aklın bilmediğimiz bir konuda düşünce yürütmesini şüphe sağlar. Hatta şüphe Tanrı'ya inanmak için iyi bir başlangıç olabilir. Çünkü o doğruluk engelini aşar; delil gerektirmez. Şüphe neden aramaz, onda mantığa yer yoktur. O halde sırf şüphe duyduğu için Tanrı'ya inananlar da olabilir. Aslında inançta şüphenin karakteri vardır. Öte yandan hiç şüphe duymayan inanmayabilir de." "Demek akla yalan söylememizin mümkün olmadığı yerde şüphe­lerimize başvuruyoruz." "Yine de yanılmış olabileceğini aklından çıkarma. Çünkü akıl yanılabilir." "Eğer aklımız kendiliğinden yanılıyorsa, Tanrı'nın bunun için bizi suçlamaması gerekir. Düşünceler bağlantısızdır, rasgele savrulur. On­ları düşünen bile onları zapt edemez." "İşte Tanrı affederse, bu yüzden affedecektir seni."
Sayfa 23
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.