Gönderi

Dün dayanamadın gene Rauf Beye gidecek gibi oldum .Bedenim mıknatıs gibi o eve çekilirken Ruhum Rauf Beyle yüzlerce kez girilen harpten yorgun düşmüş asker gibi direniyor . O ev Bilge’den izler taşıtan o beton yapı, adımımı atar atmaz Allahın bütün Bilgeleri kafamın içindeki yerlerini alıyor ,uyuyamıyorum sanki Bilgenin sesi yankılanıyor aniden kalkıyorum, bağırıyorum cevap yok sessizliğe bulanıyor odanın içi Bilge olsa yani onbeş yaşıma dönsem Descartes ten bahsetse gülerek Hamleti okusa Biliyor musun diye girse cümleye neden diğer kızlar gibi değildi .Bilge neden yazın üşüyordu, Ağustos ayıydı oysa ben terliyordum Bilge üşüdüm diyordu, bu kitaplarda ne buluyordu, o zamanlar anlamıyordum ama Bilgenin içini kemiren bir şeyler vardı. Bilgeyi anlamıyordum ama hissediyordum canı acıyordu.İnsanlardan kaçıyordu henüz keşfedemediği insanlığı arıyordu . M.Ö 91 lerin başıydı Bilgeyle ilk karşılaşmamızda farklı bir ülke kurmaya karar vermiştik ama çocuklarımız adını habil ve kabil koymamak için anlaşma yapmıştık Bilge toplayıcı olmayacaktı ,okuyucu olucaktı bense avcılık yerine nükleer bombalara karşı yazılar yazacaktım bizim ülkemizde herkes beraber yaşayacaktı, evlerin kapısı olmayacak, hırsızlık yapanlar ansiklopedi yazacaktı Çocuklar mutlu ülke şarkıları yerine kalp ameliyatı yapacaktı.Bütün gece uyumayıp Bilgeyi izlemek gibi görevlerim vardı .Henüz coğrafi keşiflere çıkılmamıştı Bilgeden ayrılık kıtasal ayrılıktan daha etkiliydi .Bilge giderse ülke yok olurdu niketim .Doğa Bilgeyi kabullenemedi oksijene karşılık akciğerlerini aldı .
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.