Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

295 syf.
10/10 puan verdi
A.Kadir, hayatından kesitler ve diğer mevzular.
Hem çevremde hem de bu sitede tanıdığım nitelikli okurlar var. Benim için nitelikli okur olmanın kriterlerinden bence en önemlisi kendine özgü bir okur kimliği oluşturabilmiş olmaktır. "Yapay" "zorlama" nitelikli okurlar da var. Onları ayırt edebildiğiniz zaman okur kimliğini elde etme yolunda adım atmış olursunuz. Kimisi metinler arasılık ile kendine yol çizer, kimisi sözlükler-ansiklopediler, eleştiri kitaplarından hareketle kendine yol çizer, kimisi de sürekli araştırarak, kitapçı-sahaf gezerek, fuarlara giderek, söyleşilere katılarak, biyografiler, otobiyografiler okuyarak hareket eder. Hangi yoldan olursa olsun bu nitelikli okurların buluştuğu nokta: "Okuma sevdası"dır. Merak, vazgeçmeme, umutsuzluğa, huzursuzluğa rağmen okumaya devam etmektir. Bu sitede de gerek yüz yüze tanıdığım gerekse uzun zamandır incelemeleri, okuma listeleri ile takip ettiğim insanlarla güzel bir okuma mozaiği oluşturduğumuzu düşünüyorum. Aramızda geçen tavsiyeler, yardımlaşmalar olduğu kadar farklılıklar da var hatta burada bulunduğum iki yıllık süreçte bu farklılıkların neden olduğu bir sürü karşılıklı olumsuz tartışma, yanlış anlama-anlaşılma, engelleme durumları da yaşandı. Sanal alemde olsun, gerçek yaşantımızda olsun savunduğumuz düşüncelere göre ilerlememiz gerekiyor. Gerektiği zaman tartışmalı, lafımızı söylemeliyiz. Ortak hareket edememe nedenlerimizin en büyüğü: Yüzeyde el ele tutuşur gibi gözükürken derin de ise birbirimize olan öfkemizi, nefretimizi yüzeye çıkmasın diye ayaklarımızla bastırarak iyi bir şey yaptığımızı düşünmektir. Farklılıklara rağmen el ele tutuşabildiğimiz insan var mı varsa da birbirimize neler katabiliyoruz diye etrafa bakabilmeliyiz.. "bunları niye yazdım"ı bir köşeye bırakarak A.Kadir'e gelmek istiyorum. Geçen haftalarda Edebiyat adına bir sürü akademik kaynak hazırlayan Seyit Kemal Karaalioğlu'nu keşfettim. İki eserini birden okumaya başladım. Hacimli eserler bunlar yavaş yavaş içindeki bilgileri sindirerek okuyorum. Biri:
Resimli Motifli Türk Edebiyatı Tarihi
Resimli Motifli Türk Edebiyatı Tarihi
ki bu seri beş cilt ve 4000 sayfadan oluşuyor şuan için ilk üç cildi var elimde diğerlerini de denk getirirsem bu dev Edebiyat tarihini bitirmeyi düşünüyorum. İkincisi:
Resimli Türk Edebiyatçılar Sözlüğü
Resimli Türk Edebiyatçılar Sözlüğü
bu da yaklaşık 500 sayfadan oluşan ve geçmişten 1970'li yıllara kadar gelecek şekilde 900 küsur yazar, şairi ele alan bir edebiyat sözlüğü. İki gün önce A harfinde okumalar yapmaya devam ederken "A.Kadir"e sıra geldi. Bir sayfadan oluşan tanıtım yazısını okuyunca kitaba nokta koydum. A.Kadir'in kitaplarını PDF olarak bulmaya koyuldum buldum da. İlk olarak şiirlerini okumak istedim. Kitabın adı da Mutlu Olmak Varken ismi bile bir sürü şey ifade eden bu kitaba geçmeden önce Seyit Kemal Karaalioğlu'nun A.Kadir için dediklerine bakalım: ŞAİR ve yazar. İstanbul'da doğdu. Alaydan yetişme bir subayın oğludur. «Abdülkadir Meriçboyu» asıl, «Ali Karasu» takma adıdır. Eyüp ortaokulu (1933), Kukuleli Askeri Lise (1936) ögrenimlerinden sonra girdigi Harp Okulu'nun son sınıfında, 1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet eserinde belirttiği olaylar yüzünden tutukluluk yılları başladı; askerliğini er olarak bitirdi. (1941): İstanbul Hukuk Fakültesi'ne girdi (1941-1943). Geceleri gazetelerde çalışarak, gündüzleri Fakülteye devam ederek yaşamını sürdürüyordu, "Tebliğ" şiir kitabının yayınlanması üzerine tutuklandı. Muğla, Balıkesir, Konya, Adana ve Kırşehir'de dört buçuk yıl sürgün yaşadı. "Şiirlerinde sağlam bir söyleyişle toplumsal gerçeklerimizi dile getirir. Oyunsuz, süssüz, açık, halkın dilini kullanır. Insanlara gerçekçi bir gözle, dostça bakar. Dizelerinde düşünsel duygululuk, özgürlük özlemi, mutlu yarınları bekleyiş, köylülerle işçilerin yaşantısı, direniş, insan gücünün üstünlüğü, doğa-çocuk sevgisi ağır basar." Tırnak içine aldığım ikinci bölüm beni onu acilen okumaya sevk etti. Biraz araştırınca da Nazım Hikmet'in bir dönem hapishane arkadaşı olduğunu da öğrendim. Ve çok büyük bir Nazım Hikmet sevdalısıdır. Nazım üzerine yazdığı ağıtlar olsun yaşarken ki dönemden kalan şiirleri olsun Nazım Hikmet'in her arkadaşı üzerinde bıraktığı o büyüleyici insanı sevgi ve saygıyı hissediyorsunuz satırlarda. Ben çok severek, duygu yoğunluğunu hissederek okudum. Ama bu incelemeyi başka bir şekilde devam ettireceğim. A.Kadir'in kitabın sonuna yerleştirdiği hayat hikayesinden bazı kesitler ve o kesitleri anlatan şiirlerini bölüm bölüm sıralayarak sizleri A.Kadir ile başbaşa bırakacağım. Okunması gereken bir yazar diye de not düşeyim. Mutlu Olmak Varken: youtu.be/gn62bbmwOHQ "Beş yaşında mahalle mektebine gittim. Orda daha çok din dersleri okutulurdu. Hocamız koca sarıklı, koca sakallı, iri gözleri fıldır fıldır bir imamdı. Çok sert, nemrutun biriydi. Dersini bilmeyen ya da yaramazlık eden öğrencileri falakaya yatırırdı boyuna. Hemen hemen her gün bu cezalarla karşı karşıyaydık, korkular içinde. Sonraları bende baş veren baskı ve zorbalığa karşı öfkenin tohumları o yıllarda atılmış olabilir." "Nasıl sileceksiniz siz bu kanı, ey üsttekiler, üsttekiler, nerden bulacaksınız onca suyu? Ey üsttekiler, ellerinizdeki kanı silmenize, duyuyor musunuz, denizleriniz yetmez." "Sekiz yaşındayken ilkokulun ikinci sınıfına geçmiştim ki, babam öldü. Anam ve biz üç kardeş, babamdan bağlanan az bir maaşla yoksul kalakaldık. Ablam okulu bıraktı, bir dikimevine girdi. İlkokulu bitiren ağabeyim, ta Erzincan’a, ordaki askerî ortaokula gitti. Ben de güçbelâ ilk ve ortaokulu bitirebildim. Yaz tatillerinde orda burda çalışarak, bir sepetçi yanında sepet örerek, kahveci çıraklığı yaparak, mahalle aralarında kurabiye satarak, önümdeki ders yılı için defter ve kitap paramı kazanıyordum" "Benim anam hep ağlardı. Babama ağlardı. Bir kaltak getirmişti anamın üstüne babam üç çocuklu eve. Ayyaşlığa vurmuştu sonra. O benim umacımdı. Öldü çıldırarak. Anam ona ağlardı. Benim anam hep ağlardı. Ağabiğme ağlardı. Gitmişti çok uzaklara ağabiğm on iki yaşında parasız bir yatılı okula. ... Benim anam hep ağlardı. Bana ağlardı. Ben giderdim okula çok sabah harçlıksız, o da ağlardı bana. Benim anam hep ağlardı. Ablama ağlardı. Girmişti ablam dikimevine. Ağrına gitmişti anamın. Anam ona ağlardı. Benim anam hep ağlardı. Evimize yılda iki lira getiren bir erik ağacımız vardı. Kurudu. Anam ağlardı ona." Nazım Hikmet: "A. Kadir’i pek severim. Yüreğimin başında oturan insanlardan biridir. Onun yüreği halis bir şair yüreğidir." "Nâzım Hikmet’le dostluğumuz mahkeme salonunda başladı. Daha önce birbirimizi hiç görmemiştik. Sorgular sırasındaysa o ayrı yerdeydi, biz ayrı yerde, hücrelerde. Oturum aralarında konuştuk birbirimizle ve hemen kaynaştık. Benim mahkemede yaptığım konuşma, Nâzım’ın çok hoşuna gitmişti; onu, gözyaşı dökecek kadar heyecanlandırmıştı." "Yürürsen ölüme karşı, yaşamak sonsuz. Yürürsen ölüme karşı. ... Ağlar aç bir çocuk, bir fabrika kapısında, şimdi Nâzım uyanacak! Ağlar aç bir çocuk, bir fabrika kapısında" "Ankara Askerî Cezaevi’nde aylarca bir arada kaldık. Dostluğumuz pekişti. Onun her hareketini şaşarak izledim. Yaşama olan bağlılığı, insan sevgisi, dostluğu, alçakgönüllülüğü, memleketseverliği, halkına düşkünlüğü, nerede yumuşak nerede sert olmak gerekir bilmesi, direnmesi, bütün bunlar bende derin izler bıraktı." Nazım'a ağıt.. "Gidenin bir resmi kalır, asarlar duvara, yavaş yavaş duvarda unutulur. Senin sesini duyacak insanlar kıyamete dek, sabahlar gibi taze, bal gibi tatlı, ve yorgun ve sevdalı ve yiğit." "Ben asıl, Nâzım’ın mektuplarına yanarım; onları aldılardı, bir tomardı. (Bu aramadan sonra, Nâzım’dan gelen birkaç mektubu, Konya’da benimle sürgün bir arkadaşa vermiştim, “Daha iyi saklarım ben,” demişti. “Aman, iyi sakla!” demiştim ben de ve mektupları vermiştim ona. Burada, İstanbul’da rastladıkça hep sorarım ve isterim arkadaştan o mektupları.." "Toprak çürür, o gözler çürümez, açar mavi mavi çocukların gözlerinde. Çocukların gözlerinde." "Bir-iki dostumdan ve ağabeyimden ancak kıt kanaat karnımı doyuracak kadar bir yardım görmeseydim, çoktan açlıktan ölmüş olacaktım. Kırşehir’de iki yılım geçti." Tenhaca bir yere çekilip ağlamak isterim dağlara, taşlara karşı. Ne yalnızlığı gökyüzünün ne ağaçların ne çayırların yeşilliği, ne de merhametli türküsüyle akan dere. Sadece esirliğim, üstüm başım, karnımdaki açlık." Kırşehir, 1945 "Sıkıyönetim kalkmıştı ama polis baskısı olanca ağırlığını sürdürüyordu. Polisçe izleniyordum. Çalıştığım yerlerde patronlara baskı yapılıyordu, işten atılmam için. Bunlar beni yıldırmadı. Bir yandan ekmek paramı zar zor çıkarmaya bakıyor, bir yandan da şiir çalışmalarıma devam ediyordum. Ama yayımlayamıyordum." "Acıdan, dirençten, umuttan başka ne insan dediğin." "1947 sonunda sıkıyönetim kalkınca İstanbul’a döndüm." (Beş yıl süren sürgünden sonra) "Hapse düştüm, buram buram tüttün burnumda. Asker oldum, taşını toprağını kucakladım düşümde, kulaç attım denizinde, türkü yaktım gecende. Baharını, yağmurunu, rüzgârını, sabahını dağlara savurdum sürgünde. Duyuyor musun, İstanbul, gene çalıyorum kapını, ta nerelerden sağ salim döndüm işte, ne yıldım, ne pes dedim, ne tükendim, ne yem oldum kurda kuşa. İstanbul, gene çalıyorum kapını, bana bir yerin var mı, şöyle kıyıcığına kıvrılsam." "Tüm şiirlerimi tarih sırasıyla 1968 yılında Mutlu Olmak Varken adı altında bir kitapta yayımladım. Ve geniş bir soluk aldım: En sonunda nem var, nem yok dökebilmiştim ortaya. Geniş bir soluk aldım, çünkü sağlığım enikonu bozulmaya yüz tutmuştu. Ölüm, kapımı çalabilirdi. Üzerimde hiçbir şey kalmamalıydı. Ölüm, vücudumdan başka hiçbir şeyimi götürmemeliydi.." "Ne derlerse desinler varsın. Madem haklısın, yaşarsın. Bu yüzden dünyayı seviyorum. Bu yüzden korkmuyorum senden, ölüm." "Bizim bu zanaat gerçekten zor zanaat, ağır zanaat. Bir yerde, ezilen, hor görülen, hatta diş bilenen insanın yangınından geçeceksin, bir yerde, onun binbir kokulu, binbir çiçekli bahçesinden. Her şeye rağmen en önde onun yaşadığı, onun var olduğunu bileceksin. Onun yaşama koşullarının değiştirilmesi gerektiğine inanacaksın. Onun gelecek günlerinin bir habercisi de sensin, aklından çıkarmayacaksın bunu. Demir kapıları zorlayacaksın sabahlara açmak için, tahta kapıları değil. Şunu da bileceksin ki, toplumdan koptuğun anda, hem topluma karşı, hem kendine karşı cinayetin en büyüğünü işlemiş olacaksın, ihanetin en büyüğünü. Dayanacaksın yani, sonuna kadar dayanacaksın. Bir İspanyol şairi ta İspanya’dan sesleniyor bize: “Yan tutmayan şair, şair değildir,” diyor. “Bir şair yan tutmalı,” diyor, “damgalanıncaya kadar.” Eserleri:
Mutlu Olmak Varken
Mutlu Olmak Varken
1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet
1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet
Bugünün Diliyle Tevfik Fikret
Bugünün Diliyle Tevfik Fikret
Bugünün Diliyle Mevlana
Bugünün Diliyle Mevlana
Hoş Geldin Halil İbrahim
Hoş Geldin Halil İbrahim
.. Arkadaşları ile Çevirdiği, derlediği bazı eserler:
Portekiz Sömürgeleri Şiiri
Portekiz Sömürgeleri Şiiri
Seçme Şiirler
Seçme Şiirler
Odysseia
Odysseia
Halkın Ekmeği
Halkın Ekmeği
İlyada
İlyada
Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 1
Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 1
Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 2
Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 2
Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 3
Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 3
Ben Bir Kayısı Ağacıyım: (Kendi sesinden) youtu.be/7ZGovKzKe-U
Mutlu Olmak Varken
Mutlu Olmak VarkenA. Kadir · Can Yayınları · 1994124 okunma
··
646 görüntüleme
E.B. okurunun profil resmi
Tebrik ederim, çok doyurucu bir inceleme olmuş.
Adem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Sağ olun
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.