Gönderi

Bütün Alıntılar
NEDEN ANLATILAN HİKÂYELER SALT GERÇEKLERDEN DAHA KOLÁY AKILDA KALIR? Maddeler halinde hazırlanmış bir Power Point sunumu dinlerken beyninizin iki kısmı aktiflesir: Broca Bölgesi ve Wernicke Bölgesi, Bunlar basit anlamıyla, dil işlemlerinin gerçekleştiği yerlerdir ve kelimeler, buralarda anlamlardan başka hiçbir şeye dönüştürülmez. Ama fazlası var. Bilim insanları anlatılan hikâyelerin dinleyicilere duygu, düşünce ve fikirler aşılayabildiğini ortaya koydular. Princeton Üniversitesi'nde gerçekleştirilen çalışmalarda, hikâye anlatan bir kadın ile onu dinleyenlerin beyinleri gözlendiğinde dinleyicilerin anlatıcıyla senkronize hale geldiklerini buldular. Bu, yazarların diğer insanları etkilemek adına en güçlü araca sahip oldukları anlamına gelir. Kuvvetli ve kışkırtıcı bir hikäye sayesinde okuyucularinızın beyinlerini aktifleştirebilir ve anlatılan olayı sanki kendileri yaşıyorlarmış gibi algılamalarını, böylece hissetmelerini istediğiniz duygulara etki etmeyi başarabilirsiniz. Ancak bize bir hikâye anlatıldığında sadece bu merkezleri değil, beynin deneyimleme ile kısımları da aktifleşir ki bu durum anlatılan hikâyeye "hayat verir". Örneğin, eğer anlatılan hikâye tekmeleme koşma gibi bir eylem içeriyorsa beynimizin kortesi ateşlenecektir. Eğer hikâye, hayvan derisi gibi eller benzeri bir tasvir içeriyorsa beynimizdeki duyu algılama kısımlari tetiklenecektir. Yani beynimiz, anlatılan olaya biz yaşıyormuşuz gibi yanıt verecektir. 33 BEYNİMİZİN YAPTIĞI SANAL BİR YORUM Kapasitemiz ne olursa olsun renk dediğimiz şey, demek ki gözümüzdeki farklı ışık dalgalarına hassas olan alıcıların beynimize gönderdiği sinyaller nedeniyle beynimizin yaptığı sanal bir yorumdan başka bir şey değildir. Cansız fizik alemde aslında renk diye bir şey olmadığı gibi, ses de tat da koku da yoktur. 73 Önyargı, hiçbir zaman olumlu olmaz. Eğer bir kişiye önyargı duyuyorsanız o kişiyle aranıza fiziksel ya da sosyal mesafe koyma eğiliminde olursunuz. Önyargıyı ayrımcılığa dönüştüren ince çizgi burada başlar. Çünkü önyargılar tutumdur, duygu ve düşüncelerle ilişkidedir fakat önyargısal tutumlarınızı davranışa döndürdüğünüz anda bu aynmcılık olur. 84 Belli bir cinsiyete mensup olmanın bir insanı bir sıfır önde hissettirmediği bir dünyada insanların kendilerine daha gerçek olgular üzerinden saygı duyması sağlanacağı gibi, erkekleri kadınları - hatta daha kötüsü kadınların kendilerini - birtakım işleri yapmaktan aciz görmesinin önüne geçilecektir. Öyleyse neden zorunluluklar uyduruyoruz?o 114
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.