Bir menümüz var. Konuklarımız geleceği zaman en iyi
bildiğimiz, en iyi pişirdiğimiz, en çok övgü alan yemekleri,
salataları, tatlıları yapmaya bakıyoruz. Bir tarif geliyor
önümüze, çok güzel gözüküyor, ama diyoruz ki “Şimdi ben
bu riski alamam, güzel olabilir de olmayabilir de; ben bunu
başka zamana saklayayım.” Bazen hatırlıyoruz o tarifi, bazen
unutuyoruz, bazen hatırlasak da hiç cesaretimiz olmuyor
denemeye ve belki de kendimizi ve konuklarımızı çok büyük
bir zevkten mahrum bırakıyoruz bu yüzden... Belki de
örneğin, suşi yapmayı öğrenebilmek için bir kursa katılmak
lazım. Zor gelse de, maddi ve fiziksel olarak bizi zora soksa
da... Bu yüzden diyorum ki, kesinlikle risk faktörünü
hesaplayarak bilinene meydan okumak, bilinmeyeni
kucaklamak lazım. Yaşamın renklerini, tatlarını ve keyiflerini
kaçırmamak için.