Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

175 syf.
9/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
SUÇLUNUN PSİKANALİZİ
Kaynaklar: Romalı oyun yazarı Seneca'nın tragedyaları. (1. yüzyıl) Ahlak oyunlarındaki Kötülük figürü; gizem oyunlarının döngüsel motifi ve İncil'deki paralellikleri. (14. ve 15. yüzyıl.)
Thomas More
Thomas More
'un History of King Richard III adlı kitabı. (Yaklaşık olarak 1520) ''Shakespeare'in dünyanın en büyük oyun yazarı olduğunu söylemek yetersiz kalır. Ondan bir filozof, psikolog olarak söz etmek ya da algılarını dramatik formda ifade edip onları eşsiz bir incelikle ve iletişim gücüyle sunabilecek ustalıkta bir şair olduğunu söylemek daha yerinde olacaktır.'' -
Shakespeare Kitabı
Shakespeare Kitabı
Bu alıntıdaki ''Psikolog'' sözüne dikkat çekmek istiyorum. Shakespeare, çoğu oyununda olduğu gibi, burada da psikanalizi çok iyi yapmış, ama bu oyunda oldukça üst düzey. Gerçekten de bir ''psikolog'' gibi Richard'ın içini çok iyi işlemiş. Öncelikle, Richard'ın kişiliğinden bahsetmek istiyorum, sonra oyuna geçeceğim: III. Richard'ın hükümdarlığı sırasında yaşayan bir tarihçi olan John Rous, kralını adil yasalar uygulayan "yüce gönüllü" bir "iyi efendi" olarak nitelendirmiştir. Fakat ilk Tudor kralı VII. Henry'nin döneminde Rous görüşünü değiştirmiştir. Richard'ın bir ucube olduğunu yazmıştır: Biçimsiz ve fiziksel olarak zayıf bir kişi olan Richard, VI. Henry'yi öldürmekten ve kendi karısını zehirlemekten sorumlu tutulmuştur. Aralarında Sir Thomas More'un da bulunduğu diğer tarihçiler de Richard'ın "kamburluğunu" iç yozlaşmışlığının kanıtı olarak göstererek bu karalama eğilimine katılmıştır. More ve diğerleri York karsta propagandayla Tudor hükümranlağını meşrulaştırmak istemiş olabilirler. Shakespeare kendi materyalini bu değerlendirmelerden almıştır. More, Richard'ın komplolarını kurarken yanıltıcı ve tatlı dilli olduğumu söylemiş, ama aynı zamanda akıllı ve cesur olduğunu da kabul etmiştir. Shakespeare tüm bu özellikleri korumuş ve etkili bir vicdan da ekleyerek krala derinlik katmıştır. Karakter öylesine uzun ömürlü olmuştur ki tarihsel Richard'ı silmiştir. Aslında onu bizzat tanıyan hiç kimsenin değerlendirmesi günümüze ulaşamamıştır. Shakespeare dünyamızda yüzde yüz kötülüğe, yüzde yüz iyilik kadar az, hatta daha bile az rastlandığını bilirdi. Onun için, oyunlarında canlandırdığı yüzlerce kişi arasında, tam kötü olan ve sonuna dek kötü kalan ancak dört kişi vardır: Lear'ın iki büyük kızı, Iago ve Richard. Goneril ile Regan'ın kişilikleri çok da ilginç değildir. Sadece kötüdürler, o kadar. lago ise, Richard kadar ilginç ve çok daha karmaşık, anlaşılması çok daha güç bir kişidir. Bu ikisini karşılaştırınca, ilk aklımıza gelen, Iago'nun kötülüğünü bağışlamamız için bir nedeninin bulunmayışıdır; çünkü Iago normal yapılı, herkes gibi bir adamdır. Oysa Richard'ın iç dünyasının çirkinliği, bedeninin görülmedik çirkinliğinin doğal bir sonucu sayılabilir. Ne var ki, bu sorun sanıldığı kadar basit değildir. Biçimli, yüzü gözü düzgün olarak dünyaya gelseydi, Richard gene de Richard olurdu belki de. Üstelik John Palmer'ın belirttiği gibi, Richard sırtındaki o kambura nerdeyse âşıktır. Çünkü sırtındaki kambur, onun başkalığının herkese üstünlüğünün bir simgesi gibidir. Şimdi oyuna geçelim: Richard'ın açılış konuşması, bizi savaşın buz gibi dehşetinden barışın getirdiği yaz mevsimine taşıyarak sahneyi hazırlar: ''Hoşnutsuzluğumuzun kışı, şimdi, Günlük güneşlik bir yaza dönüşüverdi York'un güneşiyle.'' (s. 1) Geriye yalnızca Richard'ın hoşnutsuzluğu kalır. Boş saray hayatıyla gittikçe ironik bir tonda alay eden Richard'ın hoşnutsuzluğu IV. Edward'ın güneşli hükümdarlığını karartacaktır. Richard bu oyunda Shakespeare'in VI. Henry üçlemesinin 3. Bölümü'ndekine göre daha ustaca operasyonlar yönetir. Geçmişte şiddeti kullanırken artık saray içi mücadeleyi ve hırslı adamların kişisel çıkarlarını manipüle eder. Shakespeare ona bir Machiavelli* kurnazlığı verir ve döktüğü kanları büyük ölçüde sahnenin dışında bırakarak bunu pekiştirir. Üçüncü Richard bu tipin sınırlarını aşmakla, çok daha ilginç ve çok daha karmaşık olmakla birlikte, o çağın Machiavelli kavramına uygun bir kişidir. Amacına varmak için hiç çekinmeden en kötü çarelere başvurur, yalanı ve ikiyüzlülüğü ustaca kullandığı silahlar haline getirir ve Floransalı yazarın bir devleti yönetenin başlıca nitelikleri saydığı iki şeyi, yani tilkinin sinsice kurnazlığıyla aslanın yiğitçe atılganlığını kendi benliğinde birleştirir. Üçüncü Richard, yalnız Machiavelli tipinin sınırlarını aşmakla kalmaz, insanlık sınırları dışında bilir kendini. Yeryüzündeki insanlarla kardeş olduğunu kabul etmez. Bedeni kadar eğri büğrü olan ruhuyla, onların hiçbirine benzemediğine inanır. ”Ben, ben'im yalnız” der. Bu söz onun bireycilikten de öte bencilliğini açığa vurur. Richard yeryüzünde sevdiği tek kişi olan babasının ölümünden sonra, insanları birbirine bağlayan temel bağı, yani sevgi bağını, kökünden koparmıştır. Kendi benliği dışında hiçbir şeyin değeri yoktur gözünde. Böylece Richard bencilliği en son kertesine götürmüş, sonunda bir insan olmaktan çıkmış, kendi yarattığı cehennemin içinde bir canavar olmuştur. Kraliçe Elizabeth, metresi olmayı reddettikten sonra IV. Edward'la evlenen bir duldur ve Edward'ın ailesinin nefretini kazanmıştır. Richard, Elizabeth'in kardeşi ve eski evliliğinden iki çocuğunu sınıf atlama peşindeki kişiler olarak göstererek sınıf bilincine oynar: "Kibar, kurnaz, sinsice sokulan düzenbazlar.'' Daha sonra kendi entrikalarını -kardeşi Clarence ve Lord Hastings'i zindana atmasını- onların üzerine yıkar ve onları yeni genç krala hırslı komplolar kurmakla itham eder. Bu sayede babacan amca rolünü oynar ve iki çocuğu Londra Kulesi'ne kapatır. Çok geçmeden de Rivers, Dorset ve Gray'i infaz ettirir. İktidara bu kadar hızlı yükselmek, başkalarıyla yapılan gizli anlaşmalara dayanır. Buckingham, Catesby, Hastings, Ely Piskoposu, hatta Richmond'ın üvey babası Stanley aslında Richard tarafından kandırılmak yerine bildikleri şeyler hakkında sessiz kalmayı tercih etmiş olabilir. Bir dereceye kadar Richard'ın entrikaları kalan iç savaş sırasında York Hanedanlığı'na sadakatsizlik eden bu figürlerin değerini düşürür. Bunların birçoğu VI. Henry'nin dul eşi Margaret tarafından öngörülür. Eski Kraliçe Margaret gelenekleri çiğneyerek sarayı ziyaret eder ve uzun zamandır kardeşi kardeşe kırdıranların bunun bedelini ödeyeceğini söyler. Richard'ın dediği gibi bu mücadeledeki kendi rolünü rahatça unutmuştur, ama tarihin senaryosuna uygun olarak herkesin yaptığı yanlışın bedelini ödeyeceğini haber verir; bu bedelleri ödetecek kişi de Richard'dır. Margaret'in dışında saraydaki hiç kimse Richard'ın eylemleri karşısında sesini çıkarmaz. Fakat Londra sokaklarındaki halk durumdan rahatsızdır. Oyunun ilk yarısı, Richard'ın açıkça kendi egemenlik alanı olarak gördüğü bir Londra'da geçer. Fakat halk tabakası Richard'ın akıllıca performansının etki edemediği daha geniş bir kitleyi temsil eder. Anne, Kraliçe Margaret, York Düşesi ve Kraliçe Elizabeth gibi kadınlar da bu kesimin bir parçasını teşkil eder. Olanları izleyip hatırlarlar. Richard'ın annesinin işaret ettiği gibi olayların çetelesini tutma işi çoğu zaman sadece kadınlara kalır. Rüyalar, kabuslar, lanetler, kehanetler ve önseziler oyunda Richard'ın kontrolünün dışındaki metafizik dinamiği temsil eder. Kule'deki masum prenslerin öldürülmesinin ardından Richard'ın talihi birdenbire tersine dönmeye başlar. Kuşkulara ve korkulara kapılır. Anne onun uzun zamandır "korkutucu rüyalar" gördüğünü açıklar. Richard'ın kral olduktan sonraki ilk ihtiyatlı konuşmasında darbenin sorumluluğunu Buckingham'la paylaşmaya çalışır: "Senin öğütlerin ve yardımınla Kral Richard yükselip oturdu bu tahta." (s. 108) Fakat Buckingham'ın şüpheleri artar ve ikilinin arasında gerginlikler çıkar. Kendini eylemin merkezinde gören Richard tam da çıkarcı dostlarının yardımına ihtiyaç duyduğunda gittikçe yalnızlaştığını ve entrikalarını tamamına erdirmek için Tyrrel gibi yabancılara bel bağlamak zorunda kaldığını görür. Buckingham'ın saraydan ayrılması, Richard'ın artık eylemin tek hâkimi olmaktan çıkacağının habercisidir. Richmond'ın sahneye çıkmasına da zemin hazırlar. Lord Stanley ve Kraliçe Elizabeth tarafından gizlice desteklenen Richmond'ın Fransa ü- zerinden bir istila planladığını öğreniriz. Oyunun eylemi açılır ve Londra'daki dar bir odaktan Ingiltere'nin kalbine, Leicestershire kırsalına ve Bosworth savaş meydanına yayılır. Richard'ın güneşli yazı yerini sonbahara bırakırken, Margaret geri döner. Richard'ın proloğuna karşılık olarak şu kaçınılmaz sonucu müjdeler: "Demek adamın ikbali fazlasıyla olgunlaştı; Öyleyse yakında düşer ölümün çürümüş ağzına." (s. 116 ) Richard'ın fiziksel şekli, her oyun yazarı için bir nimettir ve Shakespeare bundan çok faydalanmıştır. Çoğu izleyici de büyük bir başarıya ulaşan VI. Henry oyunlarından memnun kalmıştır ve Tudor tarihinde anlatıldığı şekliyle kanlı iç savaşın korkunç yaratığı ve geleceğin şeytani kralı olan kambur figürüne aşina olmalıdır. Shakespeare, Richard'ın fiziksel bozukluğunu onu harekete geçiren etkin haline getirerek vurgular. Önceki oyunda Richard tüm aile ve hizip bağlarını koparır ve kendini York ve Lancasterları savaşa sürükleyen kan bağı prensibine karşı konumlandırır. Fiziksel bozukluğu nedeniyle aile bağları ve doğal mirasının onu aşağıya çektiğini hisseder. Bu nedenle kendi kendine yetmeye karar verir: "Ben kendim bir başımayım" ve bir oyuncu gibi şeklini avantaja çevirerek tahta doğru ilerler. Richard'ın oyunun başında bize sunduğu performans budur. Bize komplolarını açıklar ve tarihi kahraman, âşık ve kötü karakterleriyle yalınlaştırarak kurguya dönüştürür. III. Richard'da Shakespeare aynı zamanda, Orta Çağ oyunlarının çoğunda kullanılan alegorik yöntemi büyük ustalıkla tek bir bireyin bilincine taşır. Şüphesiz, Gloucester Dükü Richard'ın, memleketi cezalandırmak ve arıtmak için Tanrı tarafından gönderilmiş "ilahi bir kırbaç" olduğuna ilişkin Tudor efsanesini bilmezden gelemezdi. Ancak, simgesi bir kırbaç olmanın çok ötesinde, Richard, Titus Andronicus'taki, kimi yönleriyle benzediği Aaron kadar tuhaf bir karakter. VI Henry, 3. Bölüm'de, York Dükü'nün dediği gibi, babasının tak dirini kazanmış: "Richard, oğullarım arasında en takdire layık olan.'' İleride gelecek olan Hamlet'in aksine, bu evladın başlıca amacı ölen babasının intikamını almak değil. Richard, barış döneminde kimliğinden olduğu için kendine yeni bir yol vermek niyetinde: ''Peki, ben bu tatsız barış günlerinde kaval dinleyerek Kendi biçimsiz gölgemi seyredip kurmaktan başka Bir şey yapmayacak mıyım? Öyleyse... Tatlı laflar edilen bu günleri hoşça geçirmek için Madem kimsenin sevgilisi olma şansım yok, Ben de karar verdim kötü adam olmaya, Bu hoş günlerin boş zevklerinden nefret etmeye.'' (s. 2) Bu hedefe ulaşmasını sağlayabilecek nitelikler arasında, Shakespeare'in kendi bazı nitelikleri de var. Örneğin, dili ustalıkla kullanma yeteneği: soğuk ve alaycı, ama zekice espri ve tiyatro ile kurmacanın sınırsız gücüne olan inanç. Richard, başlangıçta muzip bir cin, seyirciyle hoş bir iletişim kuran bir aktör daha sonra ise, pırıltılı, kibar görünümünün altında bir Machiavelli olur. O güne kadar Elizabeth çağı sahnesinde böylesi sevimli ve çekici bir katil görülmemişti. Durmadan söylenip şikâyet eden politikacılar, budala mevki düşkünleri ve içi kof ahlak hocaları karşısında, Richard'ın IV. Perde'ye kadar cana yakın olduğu bile söylenebilir. Jack Cade gibi Richard da, vicdani yük taşımamanın hafifliğiyle epeyce uzun süre yerini ve gücünü koruyor; bu yük ise, kefaret yönüyle birlikte, Clarence'a, Lady Anne'e veya küfürbaz hayalet Kraliçe Margaret'e aktarılıyor. Zeki ve şen bir pozcu olarak en etkili olduğu zamanlardan biri, kayın pederini ve kocasını katlettiği Lady Anne'e kur yaptığı sahne. Burada Shakespeare tarihsel olayları bir araya getirerek sıkıştırıyor, öyle ki, VI. Henry'nin 1471'deki cenaze törenleri, Richard'ın 1472'de Anne'e kur yapması, Clarence'in 1478'de Kale'de katledilmesi ve IV. Edward'ın 1483'teki ölümü aynı zamana rastlıyor. Richard şen şakrak, bir zorlu işten ötekine koşturur; caddede yürüyüşte olan Henry'nin cenaze alayına dalar ve Lady Anne'in karşısına çıkar. Lady Anne rolünde bir çocuk aktör vardır ve çocuk aktörler hazırcevaplık eğitimi görmüşlerdir. Richard, "temposunu” biraz yavaşlatmasını rica ederek öfkeli bayana yaltaklanır, sözlerini Anne'in konuşma ritmine uydurur "şeytan"ı yerine kendisi "meleği" kullanır, vezinli konuşmasında vurguları artırıp azaltarak, üstün konuşma becerisi sayesinde sonunda Anne'in gönlünü çeler. Kazandığı zafer göründüğünden de ilginç, çünkü çocuk aktörler bu tür karşılıklı konuşma alanında, yetişkinlerden daha sık alıştırma yapıyorlardı ve aslında, Anne'in buradaki yenilgisine yol açan bir etken de, konuşmaya fazlaca hevesli oluşu. VI. Henry'de, aktörlerin balkonlardan seslenerek konuşturulması tekniği gereğinden fazla kullanılmış ve yadırganıyor. Ancak III. Richard'da, bu iş için sahnenin üstünde yer alan bir balkondan yararlanılmış. III. Perde de Richard, elinde dua kitabıyla iki piskopos arasında bu yukarı balkonda görünür. Amacı Londra'nın meclis üyelerini sofuluğuyla etkilemek ve taç giymeye hevesli değilmiş gibi görünmektir. (Shakespeare'in babası, belediye meclisi üyesi biraderlerce nasıl dışlandıysa, bu balkon sahnesinde de seyirciler, tıpkı Richard gibi, meclis üyelerin aptal yerine koyarak hor görürler.) Burada, satır arasında Shakespeare, ilginç bir şekilde, usta bir aktörün ne kadar esnek bir kimliğe sahip olursa olsun, belki de içi boş bir davuldan başka bir şey olmadığını ima eder. Richard'ın bir pozcu olarak yetkinliği, fena halde dışlanmış ve özürlü olmasından kaynaklanır. Bir gösteri adamı olarak başarısı ise, kısmen iç yaşamının silik ve rahat olmasından kaynaklanır. Yaratıcı tahripkârlığı çok göz alıcı, ama kısa sürüyor. "Karakter"i değişmiyor, ama sahnedeki ve siyasetteki inisiyatifi yitirince onunla olan yakınlığımız azalıyor. Ağlayan, feryat eden Kraliçelerden oluşan bir koroyu, yine yenilikçi bir koro kimliğindeki hayaletler grubu izler. Richard ise sonunda o kadar uzaklardadır ki, duyguları değil düşünceleri ön plana çıkar. Hasmı ile Boswortlite karşı karşıya gelirler ve despot hükümdar öldükten sonra, Richmond Kontu simgesel kimliğiyle şaşaalı bir Tudor geleceği kehanet eder. Richard'ın kötücül bozukluğunun yıkıcı gücü, oyunda sahneye ilk beş çıkışında net bir biçimde görülür. IV. Edward'ın yeni devletinin sorunsuzca işleyişini sekteye uğratarak bir dizi saray seremonisine ve toplantısına müdahalede bulunur; böylece hepsine kendi damgasını vurur. Bazı prodüksiyonlarda Richard diğer karakterlerden farklı bir giriş kullanırken gösterilir; böylece ahlak oyunlarındaki Kötülük figürü gibi başka bir yerden kaos yaratmak maksadıyla geldiği ima edilir. Richard doğaçlama düzenbazlıktaki ustalığını özellikle dilde gösterir. Sokak konuşmasında ve zekice hazırcevaplıkta aynı ölçüde rahattır. Çok yönlülüğü onu sahte öfkeden alır, sahte ılımlılığa götürür. Nüktedan ve akıcı retoriğiyle rakiplerini savunmasız bırakır ve çoğu zaman bizi de aynı şekilde yakalar. Richard'ın sözel hünerleri, Leydi Anne'i eşi olmaya ikna ederken ve Kraliçe Elizabeth'i kızıyla evlenmeye ikna etmeye çalışırken Öne çıkar. Oyunun başına ve sonuna stratejik olarak yerleştirilen bu paralel sahneler, Richard'ın talihinin yükselişi ve düşüşüne işaret eder. Kraliçe Elizabeth'e de aynı şekilde yaklaşır, ama Elizabeth onun taktiklerini kendisine karşı kullanır. Bu defa tartışmanın kazanını kadındır. Elizabeth'in aşağılayıcı ifadeleri, Richard'ın kendi kötü eylemlerini savunma çabalarını bastıracak bir etkiye sahiptir. Nihayetinde Richard'ın performansı son bulur ve ikna ediciliğini kaybeder. Bosworth savaşından önceki gece umutsuzluğa kapılmamaya çalışırken, monoloğu yeni bir dinleyiciyi hedef alır: kendi vicdanını. Kendi kendini aldatmaya dönük zekice çabalar barındırmayan bir adli soruşturma gibidir bu; Richard hem davacı hem de davalı taraftır. Sonunda vicdanı ona söz verdiği gibi kötü biri olduğunu söyler: ''Vicdanımın binlerce dili var, Her biri başka bir öykü anlatır; Hepsi de beni suçluyor alçak diye." (s. 154) Richard'ı kehanetler ve lanetlerle boğuşurken izleriz. Son savaşından önce uyuyamaz ve olduğu gün güneş yüzünü göstermez. Sonunda hem Richmond formunda tarih tarafından hem de kendi kendisi tarafından yenilgiye uğratılır: "Kendim getirdim kendi sonumu.'' Kendine bile hiç acımadığını kabul eder. Genellikle sonunda Richard hakkındaki duygularımızı belirleyen şey, performansta Richard'ın savaştaki yiğitliği olur. Belki de "Bir at! Bir at! Krallığıma karşılık bir at!" diye haykırması onun en büyük mutluluğu sadece dövüşlerde yaşadığını hatırlatır. Richmond oyunu sonlandırır, ama en son odak yine Richard'dır. Richmond'ın "gülümseyen bir bolluğun" ve "hakça bir refahın hüküm süreceği günlerin" kusursuz tablosunu çizmesinin gerisinde Richard'ın güneşli günleri müjdeleyen açılış sözlerinin gölgesi vardır... Faydam dokunduysa ne mutlu bana, keyifli ve verimli okumalar. * ”Machiavelli” adı, hain, ahlaksız, entrikacı anlamına gelen bir sıfata dönüşmüş ve çağın tragedyalarında ayrıca önemli bir rol oynayan ”kötü adam” (”villain") tipiyle özdeşleşmiştir. KAYNAKÇA: 1-
Shakespeare Kitabı
Shakespeare Kitabı
2-
Shakespeare: Bir Yaşam
Shakespeare: Bir Yaşam
3-
Shakespeare ve Hamlet
Shakespeare ve Hamlet
III. Richard
III. RichardWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20131,067 okunma
··
1 artı 1'leme
·
495 görüntüleme
Melkor okurunun profil resmi
her zamanki gibi güzel demek az kalir. buram buram emek kokuyor :)
Yasemin okurunun profil resmi
Alamut romanında böyle kitabı özetleyecek bir inceleme yapmaya çalıştım. Saatlerimi aldı, kafam allak bullak oldu o sayfadan bu sayfaya geçerken. Bir daha da böyle bir şeye kalkışmadım zaten.:D O kadar büyük bir emek var ki şu yaptığın incelemede. Ne yazık ki insanlar sadece parmakların yorulduğu iki satırlık alıntıları daha çok beğeniyor. Emeğine sağlık, çok güzel bir inceleme olmuş.
Fëanor okurunun profil resmi
Bu incelemeyi yazdığım gün çok yorulmuştum, hem elim, hem de kafam ağırmıştı; zaten bu yazıyı yazdıktan sonra doğru düzgün bir şey yapamamıştım o gün. Yazıyı kurgulamak zor, kurguyu yazıya çevirmek daha zor. Gerçekten çok uğraşmıştım bu yazı için. Hem olabildiğince farklı bakış açıları yansıtmak istemiştim, hem de kitaptan aldığımız verimi 2-3 katına çıkarsın istemiştim; benim istediğim gibi oldu. Bu yazı beni bir yazıyı kurgulama ve ardından yazma konusunda oldukça geliştirmişti. 1000Kitap'ta ve daha birçok sitede nitelik değil, nicelik önemli. Daha fazla takipçisi olan kişi daha fazla beğeniliyor, yazısı güzel olmasa bile. Bunun önüne geçmek de maalesef imkânsız. Tabii emeğimin karşılığını yorumlarla ve beğenilerle almak isterim ama, olmuyor işte, ne yapalım? Yine de senin gibi değerli okuyucularım var en azından, eksik olma, teşekkür ediyorum güzel yorumun için! :)
1 sonraki yanıtı göster
Zeynep Hilâl okurunun profil resmi
Kaydıra kaydıra parmağım ağrıdı, ne uzun inceleme mübarek :D Elinize sağlık, tekrardan. :)
Fëanor okurunun profil resmi
Hiç sormayın ya ölçüyü kaçırmışım birazcık (!). :D Elimden geldiğince farklı bakış açıları yansıtmaya çalışıyorum. Bu da böyle oldu, yapacak bir şey yok... Vakit ayırıp, okuduğunuz için teşekkürler. :))
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.