Gönderi

Seyahat. Varmaktan ziyade, geride bırakmak adına adım atmak, yola çıkış. Yolun bir anlamı da arafta olmak. Yolun ve yolda olmanın kendine ait bir zaman kipi olmalı. Yoldaki geçmiş zaman, yol zamanı ve yoldaki gelecek zaman gibi. Yolun sonu görünmemeli türküde olduğu gibi. Yollar bize memleket olmalı sıla ile gurbet arasında. Ölüm yorgunu cümleleri, ölümünden önce devşiren bir kalem Zweig. Belki intihar kararını ölüme daha derin bakabildiği seyahatleri sırasında almıştı. Meşhur bir adam neden, ölümün intihar vechesini seçmişti? Şimdi daha net benim için: ölüm ile yolculuk arasında farkına vardığımdan daha çok müşterek var. Ben "Yolculuklar"da özellikle Rusya kısmını hatırlayacağım. Tchaikovksy dinlerken okudum bu sayfaları. Polyana'nın çok uzaklarda olduğunu öğrendim. Tolstoyun köyü. Kabri. Kendi eliyle diktiği ağaçların gölgesinde, serin rüzgarların çiçek kokusu taşıdığı bir asûde bahar ülkesi. Belki gerçekten bir rind olabilirdi Tolstoy farklı bir coğrafyada doğsaydı. Hafızın kabri gibi güller ve bülbüller söyleşebilirdi merkadinin başında. "Ne Napoleon'un Paris'teki Saint-Louis des Invalides Katedrali'ndeki kırmızı mermerden lahdi ne Goethe'nin Weimar'da prensler kabrindeki tabutu ne de Shakespeare'in Westminster Manastırı'ndaki sandukası, burada, ormanın ortasında bir yerlerde, rüzgarın fısıltılafını dinleyerek sessizce yatan isimsiz bu insanın mezarı kadar etkileyici değil." Yolu Astapovo'da sona eren, Tolstoyun yolculuğu doğduğu kasaba olan Polyana'ya kadar devam eder. Ölüm ve kabir de bir başka yolun ve yolculuğun başlangıcı. Kubbesi dallar, duvarları rüzgarlar, kapısı sükût, eşiği tevazu olan bir türbe. "Sade mimarili bir türbe çok defa tahtadan. sırasına göre oymalı ve zarif, bazan de düz ve basit bir sanduka birkaç işlenmiş örtü veya düz yesil çuha, bir kavuk, bir tuğ ... İşte cedlerimize ebedi hayatı tecessüm ettirmeye yeten malzeme bundan ibarettir. Bu kadar fakir unsurlarla hazırlanan abidede ferdi hayatı hatırlatan tek çizgi, isimden ibarettir." der Tanpınar. Tolstoyun kabrinde isim olmayışı, galiba, son kez yola çıkarken ismini yanına almayışından. Halbuki ne çok insan var ismine ve şatafatlı mezar taşına sarılıp yatan.
·
28 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.