Gönderi

ÖNSÖZ Atsız hakkında şüphesiz daha çok şeyler yazılacaktır. Ancak, yaşarken uğradığı haksızlık ve talihsizlikler, ölümünden sonra da devam etmiş, hâlâ da etmektedir. Atsız’ın fikrî bazda ve adliye koridorlarında mücadele ettiği şahısların çoğu, bir dönem vatan haini damgası yemelerine rağmen, belli çevreler tarafından el üstünde tutulmaya devam edilmişler, günümüzde ise yazar çizer olanların eserleri en ücra köşedeki kütüphane ve kitapçı raflarında varlıklarını sürdürürken, Atsiz ve fikirdaşları için ise, aynı şeyi söyleyebilmek mümkün değildir. Belki Atsız'ın eserleri son dönemde yine popüler hale gelmekle birlikte, ne yazık ki modern sansür hâlâ devam etmektedir. Yine, Atsız'ın sağlığında mücadele ettiği şahıslar hakkında ciltler dolusu araştırma ve Üniversitelerde tezler yazılırken, Atsız’ın değişik fikirlerine yönelik yapılan bilimsel inceleme ve araştırma ile yazılan tezlerin sayısının ise bir elin parmakları kadar ancak olması da düşündürücüdür. Geçlerin ise, Atsız'ın değişik fikirlerini özellikle Türkçülüğünü Bozkurtlar ile Deli Kurt romanlarının dışına taşıyamamaları da manidardır. Fikirlerini tasvip edip etmemek ayrı bir mesele, hakkında araştırma yapmak ayrı bir mesele olması gerekirken, sapla samanı ayıramayanların ön yargıları da şüphesiz bilim anlayışı ve objektifliğin önüne geçtiğinden Atsız ve dönemi maalesef yeterince araştırılamamıştır. Biz bu çalışmada Cumhurbaşkanlığı arşivimizde bulunan vesikaları yorumsuz, hatta imlalarına dahi dokunmadan vermeye çalıştık. Şüphesiz 1944 davası kadar bu son dava da Atsız ve Türkçüler için önemlidir, çünkü, az bir Türkçü kesim de olsa Atsız'ın cezaevine girmesiyle Türkçüler ve Atsız sevdalıları kenetlenmişlerdir. Bu bir kadirşinaslık örneğidir. Bugün o dilekçeleri yazanları da saygıyla anmak yetmez, onlar hakkında da araştırmalar yapılması gerekmektedir. Özellikle Alman Heinrich Georg Baum ile o dönemde Diyarbakır'da bir öğrenci olan Çağatay Ferit Kayhan'ın Cumhurbaşkanına yazıp gönderdikleri dilekçeleriyle bu dönemin belki de en önemli isimleridir. Bugün neredeyse hatırlanmayan bu şahsiyetleri hayatta iseler bulmak, değil iseler yakınlarına ulaşmak ve onları gün ışığına çıkarmak Türkçü ve genç Atsız sevdalılarının bir vefa borcu olmalıdır. Metin içinde kullanılan o günün imlasına ve Meclis tutanaklarındaki sözlere mümkün olduğunca müdahale etmemeyi uygun gördük. Çünkü bu çalışma Atsız'ın son tutuklanmasına yol açan vesikaları bir araya getirmesi yanında, bundan sonra yapılacak çalışmalarda başvurulacak ilk kaynaklardan biri olmayı hedeflemektedir. Bundan dolayı belki biz de dâhil bu dönemle ilgili bundan sonra yeni yayın ve yorum yapacaklar daha güncel olan kelime ve imlayı kullanacaklardır. Böyle bir çalışmayı da, para kazanma hırsı olmadan basmayı bir görev bilen Post Yayınevine ve onun değerli editörü Dr. Hayri Ataş Beye herhalde sadece teşekkür yetmez, ama biz yine de teşekkür edelim. Sebahattin ŞİMŞİR Balıkesir, 9 Şubat 2020
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.