Gönderi

Şubat Devrimi: 1917 Ekonomik ve sosyal açıdan Rusya’nın, tamamını ve bütün ezilen sınıflarını saran bunalım, bir bütün olarak ilk defa 1905’te patlak vermişti. Devrim çok başarılı olamadı ama geriye de dönülmedi. Akabinde ülkeyi saran devrimci grev dalgasını ancak 1914 ’te başlayan 1. Dünya savaşı durdurabildi. Savaş yılları iktisadi, sosyal, ulusal sorunları iyice açığa çıkarmış, derinleştirmişti. Bunalım öylesine büyük boyutlara ulaşmıştı ki, rejim artık nüfusunu besleyecek halde değildi; otokratik devlet hemen bütün meşruiyetini yitirmişti; tarımsal kriz de söz konusuydu. Halk, günden güne yoksullaşıyor hatta açlık büyük bir tehdit olarak özellikle Rusya sınırı içindeki sömürge milletleri, mesela Tatarları kasıp kavuruyordu. Özellikle Tatar/Türk halklarının daha yoğun olarak yaşadığı kırsal kesimlerde açlık o kadar büyük boyutlara, o kadar insanlık dışı boyutlara ulaşmıştı ki, o dönemin(savaş yılları- devrimden bir iki yıl önce-) temel meselesi haline gelmişti. Bu mesele üzerine “Açlara Yardım Komisyonları” kurulmuştu. Bozkırlarda inceleme yapan bir komisyonun raporlarından birisinde aynen şu ifadeler yer alıyordu: “...Güneşin yaktığı kupkuru bir ülke görürsünüz; buralarda insanlar değil, kaburgaları çıkmış iskeletler, aç bozkırda dolaşmakta ve kuray aramaktadırlar. Siz kurayın ne olduğunu biliyor musunuz? Bu bir tür sert yabani ottur, develer dahi ondan yan geçer. Ama şimdi onu yığın toplayarak öğütüyor ve ekmek yapımında kullanıyorlar. Bu korkunç ülkede epey bir zamandır köy denilen nesne kalmamış, ölüm saçan aç bozkır göçebe çadırlarıyla kaplanmıştır. İnsanlar hayvan gibi yemek peşinde koşturuyorlar. Ne olursa olsun fark etmez. Hayvanlar ya ölmüş ya da yenmiştir. Şansı olanlar bozkır faresi yiyebiliyor. Çocuk­lar hayvan dışkıları içinde böcek ve kurtları arıyorlar. ... Bu ‘menü’yü sizin için daha fazla uzatmaya ihtiyaç var mı? Açlık insanları neredeyse AvustralyalI yapmıştır. Dil basitleşmiştir: dişler dışarı fırlamış ağızlardan yemek dışında başka bir kelime duyamazsınız. Siz katil olduğunuzun farkında değil misi­niz?” Bu çıplak sosyal gerçek, Bolşevik devriminin niye bu kadar hızla yayıldığını ve zafere nasıl bu kadar çabuk ulaştığını açıklamaktadır. Mazlum uluslar ise bütün bu insani sıkıntılarmın ötesinde ayrıca hala devam eden zoraki Ruslaştırma politikaları altında giderek daha da çok bunalıyorlardı.1931916-17 kışında, savaşla birlikte iyice katmerlenen muazzam açlık ve sefalet Şubat devrimini ateşleyen kıvılcım oldu. Önce tekstil işçileri grev başlattılar. Bu grev, hızla ve kendiliğinden o dönemde Rusya’nın başkenti olan Petrograd proletaryasının tamamına yayıldı ve genel grev halini aldı. Grevlerin sadece iktisadi talepler doğrultusunda gelişmediği belliydi. Birkaç gün içinde askeri birliklerin de devrim saflarına katılmasıyla birlikte kitle grevleri tam bir ayaklan­maya dönüştü. Sloganlar iyice siyasallaşmaya başladı: “hemen barış” ve “kahrolsun çar”. İşçiler bu ayaklanma koşulları içeri­sinde kendi özgün örgütlenme biçimlerini oluşturdular: Bu örgütlenme biçimi; fabrikalarda, mahallelerde ve kent çapında oluşturulan-sovyetler (konseyler) ve kızıl muhafızlardı (dev­rimci milisler). Cephede bile askerler kendi komitelerini ve kendi subaylarını seçiyorlardı. Daha sonra, 1917 yazında köylüler bu harekete katılınca artık Çarlık rejiminin bütün toplumsal tabanı yok edilmiş oldu. Çarlık rejimi bu şekilde yıkıldı ve Şubat devrimi bu süreçte tamamlandı.194 Devrimin bu kadar ani olacağını ve Çarlık rejiminin bu kadar çabuk devrileceğini pek kimse tahmin edemiyordu. Devrimciler gerçekten hazırlıksız oldukları bir dönem başladı. İlk mesele siyasal iktidarın nasıl doldurulacağı, devlet çarkının nasıl işletileceğiydi.
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.