Bir de vatan denen bir şey vardı ki, çok iyi
korunması gerekiyordu. Bizler, her sabah hep bir ağızdan
onu özümüzden çok sevdiğimizi, ant denilen bir şey içerek
haykırıyorduk. Bir de bazı çatık kaşlı adam resimleri vardı
ki, babam onlara, gazetedeki amcalara yaptığım gibi, sakal
bıyık takmamı şiddetle yasak etmişti.
....
Büyüyünce öğretmenliği nasıl yasak edeceğimin hayaliyle yaşarken bir yandan da durmadan tekrarlardım: öğretmenimi, yurdumu sevmek, budunumu -bu budun kelimesi bana kasapta çengele asılı etleri hatırlatırdı- korumak, saymak, üstün tutmak,
doğruyum, yasam, onlardan, herkesten intikam almaktır,
olmaktır, çalışkanım, armağan olsun.