Gönderi

382 syf.
7/10 puan verdi
Saatleri Ayarlama Enstitüsü Değerlendirme
“ Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare geniş bir anın Parçalanmaz akışında. ” Bu kitapta insanın Doğu ile Batı toplumu arasında kalması anlatılmaktadır. İki uygarlık arasında bocalayan toplumumuzun, insanımızın yanlış tutumlarını, davranışlarını, saçmalıklarını alaya alan, eleştirel ve ironik bir romandır. Tanzimat öncesinden Meşrutiyete, oradan da Cumhuriyete uzanan Doğu-Batı ikilemindeki toplumsal kimlik arayışımızın gösterilmesi, modernleşen hayatta insan ilişkilerini ve yeni oluşan şeylere ayak uyduramayan insanların toplumdan dışlanışını, modernleşmenin bir unsuru olan zaman kavramıyla ilişki kurularak görünen gerçeği dile getirilmeye çalışılmıştır. Baş karakter Hayri İrdal’ın anılarından oluşmuştur. Hayri batıl inançlarla, hurafelerle, yoksullukla uğraşan bir ailede doğmuş ve bunlarla mücadele etmiş. Roman dört bölüme ayrılmıştır. Bu bölümlerin her biri belli dönemlerden bahsetmiştir. Küçük yaşta bir saatçinin yanına çırak olarak giren Hayri İrdal, zamanla saatlere karşı özel bir ilgi duyar. Ve bir süre sonra bu ilgi saatlerle kafayı bozmasına yol açmıştır. Bütün yorumlarını saatlere göre yapmaya başlar. Saatlerinin sahiplerinin karakterlerine uygun hareket ettiğini düşünüyor. Ve saatlerin en gizli dostumuz olduğunu vurgulamıştır. Bilgili kişi olan Nuri Efendi’ye göre de “ Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır.” Bu da bize zamanın ve mekanın insanla mümkün olabileceğini gösteriyor. Hayri İrdal I. Dünya Savaşı’nda askere gitmiş. Dört yıl sonra da tekrar İstanbul’a dönmüş ve Emine ile evlenmiş. Ama ne yazık ki kısa sürede eşi Emine ölmüştür. O da İspritizma Cemiyeti’ne gidip gelerek orada ikinci eşi Pakize ile tanışıp evleniyor. Borç almak için gittiği Doktor Ramiz onu Halit Ayarcı ile tanıştırır ve onu etkiler. Onunda Halit Ayarcı’dan öğreneceği çok şeyler olmuştur. Hayri çok karamsardır Halit ise her şeyi para olarak görür ve paraya çok düşkündür bu da onun kapitalist bir kişilik sergilediğini gösterir bence. Yeni ile eski arasında ikilemde kalan Hayri İrdal, arkadaşı Halit Ayarcı’nın aydın fikirlerinden ve yenilikçi karakterinden etkilenmiş. Aynı zamanda sadece geleneğin, manevi değerlerin, geçmişin para kazandırmayacağının, fayda sağlamayacağının bilincine varmış. Böyle hayatı değişen Hayri İrdal, Halit Ayarcı’ya minnet besler. Hayri İrdal, Halit Ayarcı’nın parasızlığına çözüm olarak saatleri ayarlama enstitüsü adlı bir kurum oluşturmuştur. Bu kuruma sadece akrabaların ve tavsiye edilen kişilerin alınması, kapitalizmin bir göstergesi olmuş ve eleştirilmiştir bence. Nuri efendi de Halit Ayarcı da zaman üzerinden para kazanıyor. Biri doğru, dürüst, güvenilir para kazanırken diğeri yalan, sahtekarlık ve kandırmacayla para kazanıyor. Ve bu sahtekarlıkla kazanılan parayı insanlara doğru olarak gösteriyor. Burada da insanların nasıl yozlaştırıldığı gösterilmiştir. Yalanla başlayan bir şeyin daha sonra nasıl bozulacağına da dikkat çekilmiş. Halit Ayarcı yalanlara o kadar bağlı ki bu yüzden hüsrana uğramıştır. Üretmekten, kazanmaktan daha değerli bir hale gelmiş yalan söylemek. Diğer yandan insanın modernleşme duygusu içinde elde ettiği mekan, mevki edindikten sonraki değişim de gösterilmiş. Bu kitabı okurken fark ettiğim o yıllarda Doğu ve Batı arasında sıkışan bir Türk toplumu canlandırdım gözümde. Doğulu mu olalım yoksa yine o alıştığımız geleneklere göre mi yaşayalım? yoksa yeni alışkanlıklar edinip Batı’ya mı dönük yaşayalım? İnsanların bu arada kalmışlığını hem güldürerek hem de hüzünlendirerek yaşattı bana. Çünkü günümüzde de pek değişen bir şeyin olmadığını düşünüyorum. Kitapta ilgimi çeken ve bunun şu anki zamanımızda da olduğunu düşündüğüm bir bölüm vardı kitapta. Hayri İrdal’ın bir baldızı var ve şarkıcı olmak istiyordu. Ama herkes sesinin güzel olmadığının ve şarkıcı olamayacağının farkındaydı. Halit Ayarcı çevresini, zekasını kullanarak reklamlar bastırarak onu tanıtıp dinlemek için gelen insanlar kuyruğu oluşturuyor. Nasıl bir pazarlama tekniği, insanlara reklam yapma, reklamların insanlar üzerindeki etkisi… Günümüzde de böyledir hala bazı şeylerin peşinden körü körüne sorgulamadan gidiyoruz. O yükselen insanlar gerçekten oraları hak ediyor mu yoksa bunları biz mi yapıyoruz? Ve sonra kendi yaptığımız şeylerden neden şikayet ediyoruz? Bence bu kitap hala yaşıyor. Çünkü Doğu ile Batı arasında sıkışmış hala Batılı olmak, modern olmak için yapmadığımız çılgınlıkları yapan biz insanları da anlatıyor bu kitap. Hayri İrdal gibilerle de tanışabiliriz, Halit Ayarcı gibilerle de. Batı ile de beraber olabiliriz, Doğu ile de beraber olabiliriz. Bu ikisinin arasında kalmış, sıkışmış hala çabalayan toplumlar var. İşte bunları düşündürdü bana. O komik dille anlatılan, eleştirilen cümlelerin hala var olduğunu bilmek cidden çok üzücü bir durum. Acaba o yıllardan bu yıllara gelene kadar biz toplum olarak gelişmiş miyiz? Modernleşebilmiş miyiz? Bizde Batı ve Doğu arasında sıkışmış mıyız? Modernleşmek adına, Batılılaşmak adına yaptığımız komiklikler hala var mı? Bence biz bir de dışarıdan bakalım hem kendimize hem de yaşadığımız toplumumuza.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202342,3bin okunma
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.