Gönderi

251 syf.
9/10 puan verdi
Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu
Çok farklı bir kurgusu olan, okuma eyleminin inceliklerini yansıtan, okuru okurlarla buluşturan, karmaşık, sıradanlıktan uzak, hayaller ötesinden hayallere daldıran bir kitap diye tanımlayabilirdim kısaca anlatmam gerekseydi. Fakat kısaca anlatılmayacak kadar kıymetli ve bir o kadar da kurgusunun karışıklığından dolayı uzun uzadıya anlatılacak bir kitap. Bir kitabı elinize aldığınızda yarıda bırakılmış hikâyelerden oluştuğunu anladığınızda ne yapardınız? Bir okur olarak kitabı okumaya başladığımda karmakarışık bir girdabın ortasında buldum kendimi. Devamı gelmeyen, yarıda bırakılmış hikâyeler ve bu hikâyelerin devamını bulmaya çalışan kitap içindeki başka bir okur ile uzun bir yolculuğa çıktığımı anladım sayfalar ilerledikçe. Esrarengiz bir yolculuk kesinlikle. Hikâyelerin devamını bulmaya çalışan Erkek Okur, Kadın Okur ile kitapçıda karşılaşır ve birlikte ilk hikâye olan “Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu” nun devamını bulmaya çalıştıkları bie yola koyulurlar böylelikle. Bu sırada Erkek Okur ve Kadın Okur’un da hikayesine başlamıştır artık. Şimdi ipin ucu daha da uzaklaşmıştır. İki katmanlı bir roman olmuştur artık kitap. Birincisi devamı olmayan hikâyeler, diğeri Erkek Okur ve Kadın Okur arasında geçenler. İlk hikâyenin devamını bulmaya çalışırken başka yarım hikâyelerle buluşmak ve bunların neden böyle olduğunu anlamaya çalışırken kendini kitapların sahte baskısını yapan ajanların elinde bulmak... Zihninizi epey bulandıracak bir yoldasınız artık. O yoldan geri dönüp kitabı yarıda bırakabilir, yahut sabredip yavaş yavaş gizemi çözmeye koyulabilirsiniz. Tercih sizin. Sürekli yarıda kalan hikayeler benim de bir okur olarak, tıpkı Erkek ve Kadın Okur gibi tadımı kaçırmadı değil. Onlar kendi romanının peşindeyken ben de kendi romanımın peşindeydim elbette. 10 farklı hikâye var kitapta. Sürekli yeni bir hikâyeye başlamanın gerektirdiği bir dikkat lazım okuyorken. Bir yanda Erkek Okur'la birlikte devam ede gelen gelişmeler, diğer yanda sürekli yarıda kalan yeni hikâyeler için zihnimi sürekli toparlamaya çalışıyordum. Bu kitabın sonu nereye varacak, bu yarıda kalan hikâyelerin gizemi ne zaman açığa çıkacak gibi sorular soruyor ve bazen de okuma yaparken buraya nereden geldim, ben nerdeydim gibi bir karmaşa, iç sıkılması, okuma sancısı çekmedim değil. Kitabın başında yazar bu kitabı okumamız için zihnimizi toparlanmamız, dış dünyadan soyutlanmamız gerektiğini ifade ederken fevkalade haklıymış! Duru bir zihinle okunmadığı takdirde kurguyu çözmeye çalışırken usanabileceğinizi söylemeliyim. O yüzden yazarı dinleyin. Zihninizde ne varsa kovun, öyle koyulun okumaya. Yazar, bu romanla okuru rahatsız bir koltuğa oturtmak istiyor. Yani, okurken kitabın içinde kaybolacağımız bir rahatlık, gevşeklik, başladı mı sonu gelen bir hikâyedeki akıcılık bu kitaptan uzaklaştırılmış; okuma hazzı dediğimiz bu zevkler elimizden alınarak bizi sürekli bilinçli ve tetikte olmamızı isteyen bir okur yapmak istemiş. Bitimsiz bir başlangıç ne kadar mümkünse o kadarı mümkün. Şu ân'a ne kadar odaklanmamız gerekiyorsa, ân’da ne kadar kalmamız gerekiyorsa o kadar kararlı bir şekilde durabilmenin sabrını öğretiyor yazar adeta. Her şeyin bir hız içinde aktığı modern dünyanın içinde azımsanmayacak bir öğreti bu, bana kalırsa. Sonunu düşünme, ân içinde var ol. Verilmek istenen mesaj bu. Kitapta en zevk aldığım noktalardan biri şu oldu: Pek çok okurla tanışmak. Kitapların ve okurların dünyasını böylesi incelikli ayrıntılarla yansıtan başka bir kitap okumamıştım. Kadın Okur’un okumayı sevdiği kitapların özelliklerinden bahsettiği kısımlar ve kitabın son kısmındaki Erkek Okur’un kütüphanede başka okuyucularla okumak üzerine yaptığı sohbetler muazzamdı! Pek çok okuma alışkanlığı ve okuma biçimleri olduğuna şahit olmak ne hoş. Ben de bir okur olarak hangi okurla daha yakınlık beslediğimi bulmanın, kendi okuma alışkanlığımın ve bir kitaptan beklentimin üzerine yoğunlaşmamın verdiği hazla hoş bir an yaşadım. Kendime en yakın hissettiğim okur yorumu şu oldu: "Benim içinse önemki olan sonudur. Ama gerçek, en son, karanlığa gizlenmiş olan kitabın seni götürmek istediği varış noktası. Ben de okurken sarmallar ararım. Ama benim bakışlarım sözcükler arasında kazı yaparak uzakta, 'son' sözcüğünün ötesine uzanan mekânlarda neyin göründüğünü keşfetmeye çalışır." Diğer okurların da muhteşem tasvirleri var, pek sevdim. İlk tanıştığım kitabı oldu Calvino'nun. Dilindeki inceliklere hayran kaldım. Teşbih sanatını harika bir şekilde konuşturduğu bir eser olmuş. Karmaşık ve çok uzun cümleler var olsa da, tekrar tekrar okunacak derecede lezzet veriyordu. Bol bol alıntı yaptığım, altına çizdiğim, yıldızladığım satırlarla doldu kitap. Ne mutlu. Bir kitap bittiğinde bütünleşir aslında. Katmanlar arası mesafeler vardır okurken. Her adımda bir mesafe aşılır, bir sır çözülür, bir girdap nihayete varır. Bu kitapta da böyle oldu benim için. Başlangıçta kitabı okurken düştüğüm kara delikten çıkamayacağım ve kitaba dair beslediğim müsbet duygularımın hayal kırıklığıyla sonlanacağından korkmuştum. Fakat öyle olmadı. Kurmaca içinde kaybolmuşken kitap hakkında araştırdığım ek bilgiler ve gerekse ilerleyen sayfalardaki sırrın açıklığa kavuşmasıyla rahatladım. Calvino’nun okura vermek istediği dersleri kitabın sonuna yaklaştıkça kavradım. Velhasılı, elim boş dönmüyorum. Bu benim için çok şey. Pes etmedikçe uzayan yolların nasıl da bitimine vardığımızı bir kere daha keşfettim. Ve yolun sonunda bulduklarım için mutluyum. Siz de okursanız eğer asla vazgeçmeyin! Heybenize kattığınız kıymetli kitaplarınız bol olsun. Kitapla kalın.
Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu
Bir Kış Gecesi Eğer Bir YolcuItalo Calvino · Yapı Kredi Yayınları · 20222,822 okunma
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.