onra zaten o minnacık haliyle çalışıp duran şeye kıyıyorlar. Tuhaf değil mi? Hepimizin kalbini kırıyorlar. Ne kıymetli kalplerimiz var oysa. Tek beslendiği bu cefakar şeyin, incelikler. Onları esirgiyorlar. Bütün bedenle yıllardır, hiç durmadan başa çıkabilen, binlerce meseleyle başa çıkarken hep devam eden, hep o devam eden gayretli kasımıza, inceliksiz sözleriyle dokunuyorlar. Durmuyor kalp o zaman. Çıt edip soluyor. Bir kalbin solmasından daha kötü ne olabilir ki?