Gönderi

Yoğun içerikli ya da anlaması zor kitaplar için “ağır kitap” diye bir deyim kullanılır. Aslında bunlara EZİCİ kitap demek daha doğru olur. Sıradan bir okur, bu kitaplarla aynı düzlemde değildir. Sıradan okur, bu kitapları “okumaz”, deyim yerindeyse BU KİTAPLARA MARUZ KALIR. Çoğu insan bilgiye karşı edilgendir. (...) Sıradan bir okurun bu tür kitapları okuduğunda çekimine girmemesine, daha doğrusu ona karşı argüman geliştirmesine olanak yoktur. Bunun iki nedeni vardır: Birinci neden yazılı ve basılı kitapların bir “aura”sının olmasıdır; deyim yerindeyse “otoritelerin onayı”ndan geçmiştir. Basılmış ve raflara dizilmiş kitaptaki bir fikirle rekabet edecek olan karşıt bir fikir, kitaptaki fikir karşısında 3-0 geriden başlar. “Ağır kitap” okuyan okur, bir şey anlamamışsa sorunu genellikle kendi yetersizliğine bağlar. İkinci neden sıradan bir okurun donanımının “ağır kitap” karşısında yetersiz oluşudur. Örneğin Yuval Noah Harari’nin Sapiens kitabı karşısında çoğu okur bir şey söyleyemez, itiraz edemez çünkü bilgi bakımından ortada büyük bir asimetri vardır. Bu nedenle Sapiens kitabını okuyan hemen hemen her okur, Sapiens’i beğenir çünkü Sapiens kitabının ağırlığı karşısında ağırlık koyamaz; kitaba teslim olur. Heidegger, Nietzsche, Foucault, Schopenhauer, Derrida, Baudrillard, Russell ya da Marx okuyanlar da bu kitaplardan etkilenir. Sıradan bir okurun yaşadığı şey maruziyettir. Bu bir şiddettir ve bu şiddet karşısında sıradan okur edilgendir.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.