Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

704 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
39 günde okudu
Okumaya nasıl başladınız ya da insan niye okur benzeri bir soru sormuştum 1-2 yıl önce sitede. Anket linçine kurban gitmemiştim neyse ki. Arada; bir şeyler öğrenmek, gerçeği bulmak, kendini anlamak, ruhu doyurmak gibi cevaplar çıksa da, bulunduğumuz dünyadan kaçarak başka bir şey keşfetmek arzusu da bolca vardı cevaplarda. Anketsever arkadaşlar #52801987 iletisinden inceleyebilirler cevapları. Evet, tekdüze hayatlarımızın içinde kaçabileceğimiz dünyalar arıyoruz genellikle. Çocukken dinlediğimiz/okuduğumuz masallardaki dünyaları istiyoruz belki de. Ama büyüdükçe – ne yazık ki- okuduğumuz şeyler de büyüyor. Farklı yollar seçiyoruz isteyerek ya da farkında olmadan. Arada sırada karşımıza çıkıyor yine benzer hikâyeler karşımıza. İşte o zaman heyecanlanıyoruz, Şehriyar gibi merakla bekliyoruz, rutinlerimizi bozma pahasına, anlatıcının bizi götüreceği yeri. Salman Rüştü de Geceyarısı Çocukları’nda hiç istifini bozmadan Şehrazatlığını yapıyor ve bizi -1001 olmasa da- 26 kavanoz turşu boyunca kitabına bağlamayı başarıyor. Evet, Asya’nın güneyine gidiyoruz bu dev masalda, ülkemizde çok fazla bilinmeyen ama hakkında çok fazla önyargı bulunan Hindistan’ı – ve sonradan Pakistan’ı ve haliyle Bangladeş’’i- geziyoruz 20. Yüzyıl süresince. Değişik bir hikâye dinleyeceğinizi bilerek başlıyorsunuz kitaba. Üzerine vurulan - Güney Amerikalı yazarların alameti farikası- büyülü gerçeklik yaftası var en başta. Hindistan tarihi var sonra. Hakkında ölüm fetvası verilen bir yazar, kesin din düşmanlığı da vardır hem. Üstelik İngiltere’nin en prestijli edebiyat ödülü olan Man Booker’ı üç kez almış bir kitap var karşımızda (1981 Booker, 1993 Booker of the Bookers, 2008 Best of the Booker) öyle ki eski sömürgelerine karşı vicdani bir rahatlamanın ötesinde bir şey bu. Gerçekten de sevilmiş bu kitap galiba. Bir milyondan fazla satmış sırf İngiltere’de. Kitaba başladığımızda önce anlatıcımız Salim Sinai ile karşılaşıyoruz. Kaderi Hindistan’la özdeşleşmiş bir karakter Salim. Hindistan’la aynı anda doğuyor -15 Ağustos 1947 geceyarısı- ve hayatı aynı paralellikte devam ediyor. Üç bölümden (kitap) oluşuyor Geceyarısı Çocukları, ilki Salim Sinai’nin doğumundan önce olan olaylar (Hindistan’ın bağımsızlığına kadar olan süreç), ikinci Salim’in çocukluğu (Hindistan’ın emekleme dönemleri, Pakistan’ın Ayrılması ) ve üçüncü bölümde son sönemleri (Savaş yılları Bangladeş’in bağımsızlığı, Indra Gandhi etkisi vb.) anlatılıyor. Keşmir, Agra Mumbai’nin yanı sıra Pakistan ve Bangladeş’te de geçiyor roman. Kitabı okurken büyülü gerçekliğin o huzur veren dünyasına düşüyorsunuz düşmesine ama Salim (Salman Rüştü) sizi hiçbir zaman rahat bırakmıyor bu dünyada. Adam kelimelerle öyle bir oynuyor ki, her paragrafı adeta ağzınız açık bir şekilde dinliyorsunuz, hani şu çocukken size anlatılan masallarda olduğu gibi. Yaklaşık 500 sayfalık kitap size hem çok kısa hem de çok uzun geliyor. Çok kısa geliyor çünkü hoşumuza gidiyor anlatılanlar, akıyor adeta adamın kaleminden bizin beynimize. Çok uzun geliyor çünkü çok fazla şey yüklüyor o paragraflara yazar. Bir bölümde Hindu dini ve felsefesi, İngiliz sömürgeciliği, suikastlar, dil ayrımı, İslam/Hristiyanlık, kadının yeri, darbe planlaması vb. birçok şeyin içine gömülüyorsunuz ve bu da hoşunuza gidiyor. Büyülü Gerçekliğin yanında postmodern bir eser Geceyarısı çocukları. Bir çok gönderme var içinde, aynı zamanda çeşitli esinlemeler de görüyoruz tabii. 1001 Gece Masalları, Yüzyıllık Yalnızlık gibi aleni şeylerin yanında dili açısından Laurence Sterne’in
Tristram Shandy
Tristram Shandy
’sini andırıyor biraz. Hatta ben geceyarısı çocukları konseptinde X-Men serisini, Bütün önemli olaylarda Sinai ailesinden birilerinin bulunmasında da Forrest Gump’ı hatırladım.(Benzer romanlarda olduğu gibi bunda da tesadüfler oldukça fazla:) Bununla birlikte yine de bambaşka bir şey yaratmış Salman Rüştü. Kitapla ilgili söyleyebileceğim belki de tek kötü şey, yazarın bazı yerlerde kitabı aşması. Salman Rüştü ara sıra yukarıda bahsettiğim yoğunluk olayını öyle bir abartıyor ki çeşitli dil oyunlarıyla biz basit okuyucuyu geride bırakıp müstakil hareket etmeye başlıyor. Böyle anlarda bırakmak isteseniz de hikâyenin inanılmaz çekiciliği gitmenize izin vermiyor neyse ki. Aslında bu kitapla ilgili yazılacak tonlarca şey daha var. En basitinden tarihsel bir roman olmasına rağmen güvenilmez anlatıcı kullanması – ki roman içinde birkaç defa bunu özellikle belirtiyor kahraman- ya da dinlerle ilgili olumsuz görüşleri olan karakterlerin bile dinin etkisinden çıkamamaları ya da kadınların çoğunlukla asıl yönetenler oldukları ya da en önemlisi “Geceyarısı Çocukları”nın ne olduğu gibi. Ama Salman Rüştü’nin anlatımı benimkinden çok daha iyi. Hindistan kültürü ve tarihi ile ilginiz varsa ya da büyülü gerçeklikle ilgileniyorsanız ya da sadece keyifli bir maceraya ihtiyacınız varsa benim yerime onu dinlemelisiniz. İyi okumalar.
Geceyarısı Çocukları
Geceyarısı ÇocuklarıSalman Rushdie · Can Yayınları · 2017730 okunma
··
1.682 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.