Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Atom fiziği alanında gözlenen parçacıkların, kendi başlarına (yani, izole edilmiş varlıklar olarak) hiçbir anlama sahip olmadıkları ortaya çıkmıştır. Bu parçacıklar ancak, ölçümler arasındaki karşılıklı ilişkinin bir sonucu olarak kavranınca, bir özellik kazanmaktadırlar. Demek ki, Kuantum kuramı bize, evrenin temel birliğini ve tekliğini gösteren bir model olmuştur. Yani Kuantum kuramı, içinde yaşadığımız dünyayı, birbirinden yalıtılmış çok küçük öğelere ayıramayacağımızı göstermiştir. Maddenin derinliklerine inildikçe, karşımıza çıkan «temel yapı taşları» değil, bütün parçaların arasında varolan karmaşık ilişkiler dokusudur. Ancak unutulmaması gereken çok önemli bir nokta vardır: Bu ilişkilerin en önemli aktörlerinden birisi de hiç kuşkusuz gözlemcinin kendisidir. Çünkü gözlemci, gözlem zincirinin en son halkasını oluşturarak, gözlemlenen atomsal nesnenin kendisiyle giriştiği ilişki sonucunda bir kavrayışa sahip olabilmektedir. Yani kendisi de gözlemlenen olayın bir parçasıdır ve ondan ayrı ya da bağımsız değildir. Bu yaklaşım, doğanın nesnel açıklanışını kendisine bir hedef olarak seçmiş olan klasik görüşün ve idealin artık hükümsüz kaldığının açık bir göstergesidir. Descartes'in yaratmış olduğu «Ben» ve «Dünya» ayrımı, yani gözlemciyle gözlemlenen arasındaki ayrım, atom-altı parçacıkların dünyasına inildiğinde geçersiz kalmaktadır. Atom fiziği, işin içine insanın kendisini de koymadan doğa hakkında konuşamayacağımızı açık ve net bir biçimde göstermiştir. Çünkü tüm evren, her zerresine kadar aynı bütünlüğün ve tekliğin parçalarıdır.
··
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.