Penceremden, vuslata ermek için karı bekleyen Köse Dağı seyrediyorum. Hüzünlü. Nasıl olmasın ki, aralık ayında bile güneş bağrını yakarken. Üzerinde uçuşan kuşlar ise mutlu ama bir o kadar da şaşkınlar. Dağın ardına geçip geçmemekte tereddüt yaşıyorlar. Farkındalar, doğa ananın yüreğinde ters giden bir şeyler var.
Gözlerim kanatlanıp dağı
Yaklaşıyor yaklaşmakta olan :) Kaan etkili, çarpıcı, müthiş olmuş. 1-2 defa derin nefes almam gerekti bazı yerlerde, aşırı duygusal , iç parçalayıcı bir yazı kalemine sağlık.
Boğazda bit yumru, yutsan yutulmuyor, çıkartamaya çalışsan çıkartamazsın.Ölüm.Sessiz.Soğuk sarı bir ışık.İçine kadar işlyince farkediyorsun üşüdüğünü.Dibine kadar gelmiş ölüm.
Resimler de kalan pozlar tavırlar.Videolardaki sesler, gülüşler.Artık hiç yeni birşey söyleyemecek olmasının bilmen.Ve sonsuz keşkeler.Çok gerçekçi, çok vurucu olmuş.Ben anne konusunda pek şanslı değildim ama çok beğendim.eline yüreğine sağlık.Özellikle sonda annesiyle konuşma bölümü çok yıkıcıydı.
"Yalnız hüznü vardır kalbi olanın" diyen şair intihar etmişti seneler önce. Hüzünlendim ama ağlayamadım..
August Strindberg bir kitabında şöyle yazmıştı , " Insanlar neden ağlar ? Çünkü daha duru görebilmemiz için gözlerin camını ara sıra yıkamak gerek."
2017 senesinde bir kayıp yaşamıştım en yakınlarımdan. Kitaplara dönmüştüm ve burayı bulmuştum. Belki biraz da bu nedenle özlüyorum 2017 ve geçmişi , anladın sen onu..
Kurguyla gerçek nereden baksak hep iç içedir. Eline sağlık güzel ifade etmişsin hislerini.
“Benim gözlerimi hiçbir yağmur ıslatamaz
Annemin hayaleti kadar.” diyordu Can Bonomo.
En az bu öykü kadar samimi. Yedi ay önce okuduğumda da çok etkilenmiştim, şimdi de... Metnin sonunda yazan bir cümlenin artık olmaması ise üzdü.
Teşekkür ederim tekrardan. Hangi cümleydi ki, benim aklıma gelmedi şu an? Sonradan düzenleme yapmıştım. Sonlara dokunmadim diye aklımda kalmış ama emin değilim şu an :)