Gönderi

264 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Bu kitapla kendi kokunuzun farkına varacaksınız!!!
İnsanın doğal kendi kokusundan çok, satın alınan kokulara ağırlık vermesini neye bağlıyorsunuz? Herhangi bir nedeni var mıdır acaba? Aldığımız kokuların nelerden yapıldığına, içlerinde hangi madde veya maddelerin olduğuna ne kadar hakimiz? Önemsiyor muyuz bunu yada sadece kokularına kapılıp mı alıyoruz? Kokular dünyasını ne kadar tanıyoruz? Bizi seven insanların (özellikle annemizin) bizleri kokumuzdan tanıyabilmesi normal mi sizce? Siz de Onlara dâhi diyeceksiniz bu kitabı okuduktan sonra. Çünkü koku dünyasının gelmiş geçmiş bir numaralı insanı, bizlere yegane, güzel ve tek gerçek kokunun sahip olduğumuz koku olduğunu hatırlatıyor. Dâhi olmasıyla bilinen seri katil Jean-Batiste Grenouille. Patrıck Suskınd bizleri 18. yüzyıl'ın Fransa'nın Paris'ine götürüyor. Sözünü ettiğimiz dönemde kentlerde, biz çağdaş insanlar için tasarlanması bile güç pis bir koku vardır. Caddelerde gübre, havalandırılamayan odalardaki küflü toz, insanların teri ve yıkanmamış elbiselerin kokusu vardır; Irmaklar, meydanlar, kiliseler, köprü altları...  kokardı. Çünkü bakterilerin çürütücü etkinliğine daha dur diyen olmamıştı on sekizinci yüzyılda. Grenouille'nin annesi yirmilerinde genç bir kadın iken, böyle bir dönemde balık temizlediği tezgahın altında doğurur çocuğunu. Çocuğunu orada bırakıp kaçmaya çalışırken yakalanır ve daha önce de beş çocuğunu aynı biçimde ölüme terk ettiğini itiraf edip idam edilir. Üç sütannenin kendisine dayanamamasıyla beraber çocuk kiliseye verilir. Çünkü çocuktan hiçbir kokunun gelmediğini söyleyip çocuğun içinde şeytan olduğunu düşünürler. Hem kilo verdirecek kadar süt emmesinden hem de çocuğa bakılması için verilen paranın az olmasından da şikayet ederler. Kilise Peder'i parayı biraz daha artırıp çocuğu başka bir sütanneye Bayan Gaillard'a verir. Bayan Gaillard, çocuğa sekiz yaşına kadar bakar. Grenouille'un korkutucu bir yanı yoktur aslında. İri ve güçlü değil, çirkin, ama ürkütücü duyulacak kadar değil. Saldırgan değil, beceriksiz değil, sinsi değil, kimseyi kışkırtmaz. Ama insanlardan uzak durur hep. Her şeyi koklayarak öğrenir ama öğrendiklerinin adlarını bilmez. Her şeyi en ayrıntısına kadar, bütün nesnelerin tüm çeşitlerini koklayarak öğrenip ayırt edebiliyor. Karanlıkta yürüyebiliyor, saklanılan bir şeyi anında kokusundan tanıyıp bulabiliyor. Zamanla kendini tanıyor, yeteneğinin farkına varıyor: Bir dêhadır o. Hayatının bir anlamı, amacı olduğunu görüyor; kokular dünyasında devrim yapmak gibi bir amaçtır bu. Anlıyor artık neden o kadar büyük inat ve dirençle hayatta kaldığını: Bir koku yaratıcısı olması gerekiyor da ondan. Herhangi bir koku yaratıcısı da değil, bütün zamanların en büyük parfümcüsü olacak. Hiçbir şey bu amacından döndüremez. Seri katil olacak kadar da cinayetler işlemeye devam eder. Kitap okurken, insanın ufku açılıyor. Düşünceler dizi halinde sıranabiliyor: Dünya, Evren, Kainat... Sanki beynimizin, labirentinde dolaşıyoruzdur o an: bilmediğimiz sınırları keşfediyormuşuz gibi. Ya da samanyolunun eşsiz güzelliğini izliyoruzdur o sonsuz boşlukta. Bir bulut üstünde dünyanın harikalığına hayran kalıp, yaratılışına hayret edilen eşsiz yapıları ziyaret ediyormuşuz gibi hissederiz bazen. Çünkü Kitap, ulaşılamayanlara seyahat biletidir bizim için. Bazen de bizlere emanet, hediye edilen bu eşsiz güzelliklere vurdumduymazlığımıza, zarar verişlerimize üzülür dururuz. Bir konu daha var ki özellikle beni hep üzmüştür hem de nedenlerini sorgulamama neden olmuştur: Biliyoruz ki Allah, akıl bakımından herkese eşit derece de adaletli davranabilmiş ama zekasını kullanabilme bakımından ise bazı insanlara ayrıcalıklı davranmış. Dünya için, insanlar için tüketilen zekâlara gıptayla baktığım kadar, tam tersilerine de sitem etmişimdir. Dâhi dediğimiz, deha olarak görülen şahıslar keşke hep insanı güzelleştirecek, insan yaşamını kolaylaştıracak, insan kıyımlarına, felaketlerine yol açmayacak icatlar, düşünceler bulabilselerdi demişimdir hep. Bu kitaptaki Jean-Baptiste Grenouille gibi sonra zekasına en çok etkilendiğim Nicola Tesla.. aklıma gelemeyen daha niceleri. Sizin aklınızda var mı birileri ? Benimle paylaşırsanız sevinirim. Kitap etkileyici olmakla beraber bir o kadar hayret verici. Dünyanın en hassas burunlu insanın hikayesi bu. Ayrıca kitabın aynı isimle filmi de var. Kitabı okuyup, filmini izlemek isteyenlere tavsiye ediyorum arkadaşlar. Keyifli okumalar Herkese..
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201922,2bin okunma
··
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.