Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

736 syf.
9/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Baş yapıt olabilecek romanlardan...
İtalyan edebiyatı diğer ülke edebiyatlarina göre kısır kalmış diyebiliriz. Örneğin bir Rus edebiyatina, bir Fransız edebiyatina göre gerilerde kalmış. Halbuki Rönesans'ın İtalya'dan başladığını düşünürsek, daha ilerde olmasını bekliyoruz. Resim, heykel, mimari alanlarında listebasi olan İtalya, edebi eserler yönünden pek tanınır değil galiba. Ancak günümüzde,
Umberto Eco
Umberto Eco
,
Italo Calvino
Italo Calvino
,
Luigi Pirandello
Luigi Pirandello
,
Leonardo Sciascia
Leonardo Sciascia
gibi temsilcilerinin yanı sıra, klasikleşen
Dante Alighieri
Dante Alighieri
yide unutmamamız gerekir. Umberto Eco, akademisyen ve gazeteci. Daha çok denemeleri ve makaleleri ile biliniyor. Geniş külliyatindaki üç romandan biri Gülun adı. Kitabin girişindeki önsöz bölümünde ve sonundaki Sonsöz bölümünde Eco, bu romanı neden yazdığını, niye böyle bir romana ihtiyaç duyulduğunu, aldığı eleştirileri, dönem ortaçağınin politik durumunu özetliyor ve romana neden bu ismi verdiğini açıklıyor. Çok fazla ipucu vermeden içeriğe dair birkaç şey söylemek istiyorum. Roman 14.yy'da İtalya'nın saygın manastırlarinin birinde geçiyor. Son derece gizemli olayların geçtiği bu manastırda , arka arkaya rahip ölümleri gerçekleşmeye başlayınca, sorgucu göreviyle rahip William manastıra geliyor. Yardımcısı olarak da ,romanın anlatıcısı Melkli Adso görevli. Tam bu noktada umberto Eco, romanın polisiye bir roman olarak öne çıkmasını istemiyor. Kendi ifadesiyle onun derdi başka. Anlatılmak istenen ilk tema, ortaçağ Hıristiyanlık dini aslında. Merkezdeki Katolik kilisesi ve ona karşı bayrak açan diğer mezhepler. Benedikten, fransisken, minorit mezhepleri. Dini olarak bu mezheplerin birbirinden ayrıcalıklari, neden anlaşamadıkları, birbirlerine bakışları anlatılıyor. Merkezdeki kilisenin onlara yaptırımları, engizisyon mahkemeleri sopası altında başvurduğu yollar. Tek kilise kalmak için, rakiplerini sapkın ilan edip, engizisyon aracılığı ile onları takmaları. Feci değil mi? Aslında, inanılan ve doğru kabul edilen bir inancın körü körüne arkasında durmak . Katolik kilisesinin yaptığı şeyde tam olarak bu.Bu bağlamda skolastik düşüncenin önüne geçemiyorsunuz. Meselenin dini olmasına da gerek yok. Dünya yuvarlak demeniz, ya da dünya güneşin etrafında dönüyor demeniz sapkın ilan edilmenize neden olabilir. Çünkü öğretilen düşünce farklı. Bruno'nun, Galileo'nun başına gelenleri düşünün. Diğer bir tarafı da politik tarafı. Dini erki elinde tutan kilisenin, bununla yetinmeyip siyasi erki de eline almak istemesi. Roma imparatorlarina da boyun egdirip savaşlara ve barislara karar isteği. Böylece elde olacak iki sopa. Hatırlarsınız, haçlı seferlerinin başı hep papa olmuştur. Savaşlara, yağmalara hep papa liderlik etmiştir. Ortodoks Bizans'a yaptıklarını düşünün. İstanbul yerle bir edilmisti. Tabii ki bu noktada siyasi erk sahibi Roma imparatorlarinin papalara karşı mücadeleleri de romanın konularından. Yan konu olarak polisiye bir akış sozkonusu. Manastırda isleen cinayetler William ve Adso tarafından soruşturuluyor, aydınlatıyor. Bu metnin kolay bir metin olduğunu söylemek zor. Ağır ilerleyebileceginiz bir roman. Özellikle de ortaçağ Avrupa'sia uzak olanlar için. Ancak konunun içinde kalabilirsiniz , sizin için enfes bir okuma olacak. Kitabın çevirmeni çok başarılı. Bu keyifli okumanın bir nedeni de çeviri. Sadece küçük bir ekleme yapmak istiyorum. Dipnotlarin sayısı biraz daha fazla olsaydı daha iyi olurdu .
Gülün Adı
Gülün AdıUmberto Eco · Can Yayınları · 201612,5bin okunma
··
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.