Gamze Arslan , Yaşar Nabi Öykü Ödülü’nü kazandığı ilk öykü kitabı Çerçialan’la da beni hayalkırıklığına uğratmıyor.
Henüz yeni bir yazar. Evet. Henüz uzun bir yol var önünde. Evet.
Ama kalemi çok keskin, sivri Gamze Arslan’ın. Her öyküde daha çok çizikler açıyor ruhunuzda bu kalem, her öyküde daha fazla kanatıyor.
Öykü yazılmaz, doğurulur belki de. Gamze Arslan, bu dikenli öyküleri nasıl sancılarla doğuruyor, nasıl kendisi kanarken, öykülerini ellerine bıraktığı herkesi de kanatıyor kim bilir.
Kadın bir yazardan beklenen duygusallık ve nâiflik yok onda. Çünkü kadına duygusal ve nâif davranılmayan öyküler bunlar.
Kendi kendisiyle dalga geçen, öfkesiyle dost, dargınlık nedir bilmeyen, çamurların, kirin pasın içindeki karakterleri sanılmasın ki sadece kadınlar. Bazen bir hayvan, bazen bir nesne, bazen bir bina, bazense bedenin bir uzvu dile geliyor bu hikayelerde.
Fakat biteviye kanatan, kanatan, kanatan hikayeler bunlar.
Kadına dâir hikayeler.
“Küf kokusu olmalı insanda, küf-ür-etmemeli.”
Çok sevdim.
Hislere teğet geçmeyi değil, içine balıklama dalıp boğulmayı göze alıyorsanız, okuyunuz.
Meraklısına;
Kanayak incelemem ektedir;
#93030046
Kanatmadan anlatılamazdı böyle şeyler..
İyi okumalar dilerim.