“Senin ne haddine mendebur!” diye bağırdı Selim, öyle bir bakış vardı ki suratında, kaşları kılıç, gözleri hedefe kilitlenmiş kurşun, sesi ise kırbaç gibiydi: “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?!”
Bu cümle, bu topraklarda en dikkat edilmesi gereken cümleydi! Çok söylense de bazen doğru olabilirdi. Hemen bir adım geri attı Bülent, kimdi bu
Birini görmek, adını bilmek, selamnını almak değildi ki tanışmak. Birbirimize bulaştırdığımız düşünceler, fikirler, duygular olmadan nasıl tanışıklık olsundu... Gerçek tanışma, fikrin hissini karşındakine bulaştırmak değil miydi?