“Artık musikimizde teganni, başka seslerle boğuşan, üste çıkmak için rakik nağmeleri itip dürtükleyen, birçok ses dalgaları arasında boğulmamak için başını çıkarıp nefes almak isteyen, denize düşmüş bir adamın haykırışı değildir. Artık o, tek başına vakur, kendinden emin, özgür bir tegannidir. Artık ‘hanende’ ismi verilen ve güzel Türk musikisine karşı birçok meftunların bile nefretini davet eden zavallı sarhoş, sahneden çekilmiş, yerine ‘Muganni’ gelmiştir. Hançeresine hakim, sesini terbiyeli bir küheylan gibi idare etmesini bilen bir muganni. Düşününüz ki bu inkılabı yapan daha otuzuna varmamış bir gençtir.”