Gelmiş geçmiş bana göre okuduğum en güzel kitap.Bu kitapta geçmiş ve şimdiki zamanın olayını anlatıyor.Gerçek olaylarla ve mükemmel kurgunun birleşmiş halidir.Serenad romanında, Şubat 2001’de, İstanbul Üniversitesi Halkla İlişkiler görevlisi Maya Duran, ABD’den gelen Alman asıllı hukuk profesörü Maximilian Wagner’i karşılar ve roman bu şekilde başlar. Wagner isteği, Struma’daki karısı Nadia’yı anmaktır ve karısının Şile açıklarındaki gemide ölmeden önceki son iki gününü öğrenmeye çalışmaktadır. Romanın bu şekilde başlangıcını oluşturan bölümde, Maya Duran’ın Struma ve konuk profesör ile ilgili yaptığı araştırmalar; Hitler’den kaçması, Türkiye’ye gelmesi ve İstanbul Üniversitesi’nin kuruluşunda büyük katkıları olan Yahudi asıllı bilim insanlarının öyküsüne yer verilir. Romanın ikinci bölümünde de,Maya Duran’ın kişisel öyküsüne yer verilmektedir.
Struma gemisi görüntüleri, faciası da bu roman sayesinde merak konusu olmuştur.
Serenad ve Prof Maximilian Wagner
İstanbul Üniversitesi’nde çalışan, 36 yaşındaki Maya Deborah, soğuk bir şubat gününde, üniversitenin konuğunu karşılamak için hava alanına gider ve Amerika’dan gelen Profesör Maximilian Wagner’le tanışır. Sonra da birbirlerinin hayatlarına karışır ve birbirlerinin hayatlarını açarlar. Tarihin sırlarla dolu bir dönemidir, aslında bu dönem. Aklına bu hikayenin gelmesiyle de Zülfü Livaneli Srenad romanını kaleme alır. Prof Maximilian Wagner gerçek misorusu, Livaneli’nin Serenad adlı kitabında cevabını bulmaktadır.
