Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İrlanda'da eşit işe eşit ücret mücadelesini kuruşu kuruşuna kazandı kadınlar. İran'da özgürlük mücadelesi "Beyaz Çarşamba" devam ediyor, canları pahasına yeni kazanımlar elde ediyor kadınlar. Arjantin, Afganistan, Şili tıpkı bizim gibi; "Bir kişi bile eksilmeyeceğiz" diyen kadınlar kadın cinayetlerine karşı meydanları dolduruyor. Polonya'da İrlanda'da Arjantin'de kürtaj hakkımız için mücadele, bazen kazanıyor, bazen yeniliyor. Ama yenildiğimizde de "iyi yeniliyoruz." "Sel durulmuyor, kadınlar durmuyor" diyen grevler yayılıyor. Suudi kadınların onca yoksunluk altında cezaları göze alarak o arabaları sürmesi, daha rahat rejimlerde yaşayan kadınları daha çok mücadeleye zorluyor. Dünyada halk düşmanlığını ve adeta kadın düşmanlığını bünyelerinde cisimleştiren erkek liderlere böyle yanıt veriyor kadınlar. Asya'dan Amerika'ya Uzakdoğu'dan Ortadoğu'ya tüm coğrafyalarda birbirlerini görüyor, birbirlerinden öğreniyor, güç alıyorlar. Biliyorlar: Anlatılan hepimizin hikâyesidir.
Sayfa 178Kitabı okudu
Tüm Türkiye toplumunun artık dava takip ediyor olması, feminizmin toplumsallaşması anlamına gelir. Daha ötesi sadece bir niceliksel artış ya da toplumun dönemsel tepkisi değil, çözümü bildiği, bilinçli biçimde adıyla istediği, örgütlenerek kalıcılaşan bir nitelik değişimi var. İşte kadın cinayetlerini de durduracak olan budur. Bir başka iyi haber: Türkiye'de birbirini yalnız bırakmayan kadınlar da yalnız değiliz, arkamızda dünyanın bütün kadınları var.
Sayfa 174Kitabı okudu
Reklam
Türk Ceza Kanunu madde 81(kasten öldürme) ve madde 82'ye (öldürmenin nitelikli halleri) göre üst sınırdan ceza mümkünken, takdirin (M.29, M.62) hâkim ve savcıya bırakılması, çoğu kez "iyi hal", "pişmanlık", "haksız tahrik" indirimlerinin otomatik uygulanmasıyla sonuçlanıyor. İndirimler neredeyse "standart bir hakka" dönüşüyor, ortaya "öldürme hakkımı kullandım" diyebilen sanıklar ve en önemlisi yeni kadın cinayetlerini çıkıyor.
Sayfa 144Kitabı okudu
kadınlar hem aile hem de ülke ekonomisine karşı erkeklere kıyasla daha endişeli görünüyorlar. Bu durum kadınların oy verme davranışını da belirliyor, kadınlar erkeklere göre yüksek oranda kadın siyasetçi istiyor.
Sayfa 117Kitabı okudu
Dünyanın değiştiğini gören kadınlar, kendi hayatlarını da değiştirmek istiyor. Erkek egemenliği ayak sürüyor, şimdiye kadar yararlandığı imtiyazları bırakmak istemiyor ve kadınların hak arayışını şiddetle bastırmaya çalışıyor. Ama kadınlar asla geri adım atmıyor. Bir kadının, her gün kadın cinayeti haberi dinlediği, ucunda ölümü gördüğü halde yine de boşanma kararını geri çekmemesi nasıl açıklanır?
Sayfa 117Kitabı okudu
Neden boşanmaya çalışan kadınlar ve genç insanlar şiddetin hedefinde?
İşte tam burada birbirine bağlanıyor meseleler: Boşanma hakkını kullanmak kadınların karar alma özgürlüğünün sembolü, genç insanlar bu özgürlüğü kazanmanın; gele-ceğin sembolü olarak görülüyor. Özellikle de üniversiteli kadınlar, eğitim alan kadınlar. Bu dinamiği şiddetle bastırırsa kendi imtiyazını koruyacağını sanan bir erkeklik var. Kadınların
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
İşte Türkiye, ardı arkası gelmeyen kadın cinayetleri, aile katliamlarıyla yüzleşe yüzleşe artık evlatlarını öldürüleceği eve göndermemeyi de öğrendi. Bu toplum böyle sınav veriyor; o aileler değişmeliydi, değişiyorlar. Artık kadınların hakkını arayan soran aileler var, onları da değiştiren, başkalaştıran nesnel gerçekler var, bu gerçekler karşısında savaşan kadın mücadelesi var. Artık ailelerin kadınlar için verdiği onurlu mücadele var.
Ailelerin yaptığı ağır hatalar var. Ama devletin "aile" konusunda yaptığı hata, ondan da ağır. "Aileyi koruyacağım" diye kadınları görmezden gelmenin sonuçları kadın cinayetleri, çocuklarının gözleri önünde öldürülen anneler, boşanmamak için kendi çocuğunu öldüren babalar ve kelimenin gerçek anlamıyla "aile katliamları" sonuçlarını da yarattı.
Bir kadını kısıtlamak bence bir erkeğin en iğrenç şey. Neye göre,kime göre kısıtlamayabiliyor ki? Elbette ki istediğini giyeceksin çünkü her kadın sınırını bilir.... (Adal'dan)
Yiğitcan(2007 - 2017)/ Bir çocuğu koruyamıyorsak biz kimiz?
Kadınların gördüğü şiddet bu düzeyde yaşanmaya devam ettikçe, çocuklara da uzanıyor. Türkiye'de kadınların boşanamıyor oluşu, kadın cinayetleriyle ve çocuk istismarının en uç biçimleriyle, çocuk cinayetleriyle iç içe geçebiliyor. Neriman'ın on yaşındaki dünya güzeli oğlu Yiğitcan, annesi ondan boşanmasın diye babası tarafından öldürüldü. Oglunu bıçaklayarak öldüren baba, öldürdüğü çocuğun annesini arayarak "Gel, cesedi al" dedi. Neriman, ayrılmaya çalıştığı erkeğin tehditleri ve daha önce de Yiğitcan'ı doğalgaz ile zehirlemeye çalışması nedeniyle polise de başvurdu ancak "Hiçbir baba oğlunu öldürmez" cevabı aldı.
Reklam
Her kadın superwoman değildir ama kendi hayatına karar verebilmek için direnen her kadın kahramandır.
17 yaşında lise öğrencisi Helin'i, sosyal medyadan taciz edip yanıt alamayan erkek, hiç kendini yormadan internetten sipariş ettiği, kargoyla kapısına gelen ve taksitle bile alınabilen ruhsatsız ateşli silahla gidip okulunun kapısında öldürdü. Helin Palandöken'in hayatını kaybetme şekli birden fazla konuyu açığa çıkardı: Türkiye'de hukukun "ısrarlı takip" diye tanımladığı suçun tümüyle cezasız bırakılmasının sonunun nereye varacağını gördük, bir. Silaha ulaşmanın bu denli kolay olmasının, bir başka önemli toplumsal sorun olan silahlanma artışıyla kadın cinayetlerinin nasıl iç içe geçtiğini gördük, iki.
Çağdaş Hukukçular Derneği'nin işkenceyle mücadele deneyimi, yüksekten düşmeler konusunda başka hiçbir yerde bulunmayacak bir tecrübeyi kazandırmış, bu fikir akla ancak böyle gelebilmişti. Nitekim üç yılın sonunda ODTÜ Fizik Bölümü'nün inceleme raporunun gelmesiyle, mücadele tarihimizde unutamayacağımız bir anı yaşadık. Rapor "Esin'in herhangi bir dış etki olmadan düşme ihtimali sıfır" diyordu. Çünkü kendisi atlamış olsa düşmesi gereken zeminde değildi, bütün acılar ölçülüyor, işte o anda sanki bir spot yanmış gibi bilimin ışığı o karanlık duruşma salonunu aydınlatıyor, üç yıldır tutuksuz yargılanan, elini kolunu sallayarak duruşmalara gelen sanığın bileğine ilk kez kelepçe takılıyordu. ... Esin Işık, gerçeği aydınlatma mücadelesinde çok önemli bir emsal yarattı, hukuk literatürüne girdi. Sonraki yıllarda Şule Çet'in sembol olduğu, şüpheli ölümle hayatını kaybeden birçok kadın için adalet mücadelemizde ışık oldu.
Zengin ailenin, Münevver'in, emeğiyle geçinen acılı ailesine teklif ettiği paranın miktarı utanmazca olağanlaştırılarak konuşuluyor, el birliği ile kadın cinayeti gerçeği "magazinleştirilerek" örtülmeye çalışılıyordu. "Sanki ölüm Münevver'i çağırmış! Cem'in Münevver ile yaptığı MSN konuşmalarındaki şok detaylar." "Cesedin başında SEVİŞTİLER Mİ?" gibi, büyük harfle yazılan rezil manşetlerle, kadınlara karşı işlenen çok ciddi bir suç, utanmazca başka suçlarla örtülmeye çalışılıyordu.
2019 yılı başında kopya çekerken yakaladığı erkek öğrencisi tarafından, okuldaki odasında öldürülen Ceren Damar'ı, akademide kadınların yaşadığı cinsiyetçilikten ayrı düşünebilir miyiz? Ceren için kullanılan "eğitim şehidi" kavramı gerçeğin sadece bir yönüdür, kadın olmakla ilgili yönünü ise yargılama sürecinde sanığın indirim almak için utanmazca ortaya attığı "İlişkimiz vardı." ifadesinden biliyoruz.
265 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.