Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dünya sayısız parçacığa ayrıldığında ağırlık merkezleri de sayısızdır. Ama ağırlık merkeziniz evrenin ağırlık merkeziyle çakışırsa dünyayı bir kılar, bir olursunuz onunla. İşte o zaman tek bir ağırlık merkezi vardır ve siz kendinizinkini unutursunuz. Artık ortada ben-merkezi kalmamıştır!
Yürüyün, varış noktası olmadan yürüyün
Açıkhavada yürüyüş meditasyonu yapmanın, dik durmaya çalışmak ve kollarınızı iki yana "savurmamak” dışında belirli kuralları yoktur. Enerjinizi bedeninizde tutmak için ellerinizi sırtınızda birleştirebilir ya da cebinize sokabilirsiniz. Sözleriniz, otururken olduğu gibi yarı açık ve yaklaşık iki metre önünüze çevrilidir. Görüşünüz bu şekilde tökezlemeyeceğiniz yine de dikkatinizin sürekli dağılmayacağı şekilde sınırlanır.
Reklam
Özenle bakılan bir bahçenin yaşamından bir an. Çiçek solacak, ağaçlar yeşilini kaybedecek, su kışın donacak, ta ki doğanın döngüsü içinde herşey yeniden başlayana dek..
Farkındalığın, dikkatin her an vurgulanması zamanımızın buluşu değildir. Bin yıllardan bu yana dünyanın her kültürü ve dininde yaşanan an kutsana gelmiştir. Neden böyledir bu? Ezelden beri yaşam ve ölümün anlamını araştırırız. Yaşam nedir? Ölüm nedir? Her birimiz yaşamının bir anında bu soruları kendine sorar. İçinde bulunduğumuz an, böylesine önemli ve baskısını hissettiğimiz sorularımızı yanıtlayabilir mi? Belirgin bir karşılığı yok bunun. Kendi deneyimimizden yola çıkarak her birimiz kendi yanıtımızı bulmak zorundayız. Belli yanıtlar saptayan dinler vardır. Ama saptanır saptanmaz sorunun karşılığı olmaktan çıkar yanıtlar. Aydınların üzerinde oynayabileceği güzel bir teoriye dönüşürler belki, ama teorilerle yaşayamayız.
Bütünüyle ağırlık merkezimizde olmak, beden, zihin ve ruhun olanca yoğunluğuyla ne gerekiyorsa onu yapmaktır - işte o zaman an be an bütün bir evreni yerinden oynatır ve yaratırız. İşte onun için;   Otururken otur; Yürürken yürü, Çalışırken çalış. Hepsi bu - bu, Zen  
“Arkadaşlarınızı kahve içmeye çağırın ve bunu bir tür tören havasında yapmak istediğinizi söyleyin. Masayı mevsime ya da bir tatil günü sözkonusuysa ona uyan bir örtüyle örtün, çiçekler, mumlar ve güzel porselenlerle donatın. Renk ve biçimlerdeki uyuma dikkat edin. Herşeyi özen ve sevgiyle, sakinlik içinde hazırlayın. Gerekenleri bir servis arabasına yerleştirin. Konuklarınız geldiğinde onları selamladıktan sonra misafirlerinizin gözleri önünde sessizce kahveyi hazırlayın, fincanlara koyun, yanında çörek ikram edin. Önce herkes kahve masası, çiçekler, mumlar ve bütün orada bulunanlar önünde eğilsin. Kahve ve çöreklerin gerektiği gibi sunulup sunulmadığına sessizce bakmakla yetinmeyin, donatılmış masanın, mekanın sessizliği ve havasının, aranızdaki arkadaşlığın da tadını çıkarın. İşte o zaman mekan ve insanlarla bir olacaksınız. Ev sahibi olarak konuşmayı başlatabilirsiniz artık. Herkesin katılacağı bir söyleşi olmalı bu. Sohbeti nefesinizle uyum içinde, olabildiğince bilinçli ve dikkatli bir şekilde sürdürün. Tören sona erdiğinde sessizce selamlaşıp vedalaşın.”
Reklam
“Bir bahçeniz varsa ne mutlu size; bahçenin nasıl da bir Zen öğretmenine dönüştüğünü deneyimleyebilirsiniz. ”
“Eğitim sistemlerine bugün de damgasını vurmayı sürdüren, konsantrasyon yeteneği, zorlamama ve süreklilik gibi eski değerlerdir. Gevşeme ve bedensel-zihinsel hareketlilik sürekli bir uygulama konusudur. Gereken zaman ve çabayı harcayarak Zen alıştırmalarını düzenli olarak yaptığınızda siz de kendinizi bedensel ve zihinsel olarak iyi hissedeceksiniz.”
“Gülümseyin ve dikkatinizi birtür "ağız yogası” (Thich Nhat Hanh) uygulaması olarak dudaklarınızın hareketine yöneltin. Gülümseyin; sadece yüz kaslarınızın değil, midenizin, sırtınız ve bütün bedeninizin gevşediğini göreceksiniz. İşte o zaman içiniz de rahatlayacak. Çözülecek gerilim. Zihniniz yaşamı akmaya bırakacak, barış içinde olacak. Yaşama bakacak, onu özgürce kabul edeceksiniz. Nefesiniz ve gülümseyişiniz olacak sizi çözen. Zaman sizin. Belki çocuklarınıza ayıracak zamanınız olmadığından yakındığınız oluyor. Bu konuda da yapılacak bir alıştırma var. Kendinize günde üç kez, bir çocukla karşılaştığınızda durup gördüğünüz çocuğu sakince algılayacağınızı, gözlerinin içine bakıp gülümseyeceğinizi söyleyin. Hepsi bu kadar. Zamanla çocuklarınıza ayırabildiğiniz vaktin çoğaldığını göreceksiniz.”
“Telefonunuz çalıyor. Biran durun. Ahizeye sarılmayın hemen. Açmadan önce bekleyin üç kez çalsın. Üç kere nefes alıp verin. Merak, korku, gerilim içinde bile olsanız arayanın kim olduğunu düşünmeyin. Farkın- dalığınız nefesinize çevrilmiş, yüzünüzdeyse hafif bir gülümseme olsun. Artık açabilirsiniz telefonu. Karşınızdaki kim olursa olsun onun için zamanınız var. Dinleyin. Sesine dikkat edin; sakin mi, sinirli mi, yüksek mi çıkıyor, alçak mı, hızlı mı konuşuyor, duraksıyor mu? Siz, dikkatinizi nefesinize vermiş olduğunuz için içsel olarak sakinsiniz. Sakinliğinizin karşı taraftakine de geçtiğini göreceksiniz. Yapacağınızın iyi bir telefon konuşması olacağı kuşkusuz. Aynı çalışmayı çalınan kapı ya da sizinle görüşmek isteyen bir iş arkadaşınızla da yapabilirsiniz. ” Alıntı Şuradan Gündelik Yaşamda Zen A.Meutes_J.Bossert Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
Reklam
“Yaşam - hiçbirşey ve hiçbiryer arasındaki köprü Hepsi bu! Hepsi bu!”
“Onu ne kadar aramış olursan ol, bulsan bile ancak çok kısa bir süre içinde kalabilirsin. Buda dünyası kuru ve tatsızdır. Tahmin bile edemezsin ne denli kuru ve tatsız olduğunu ve yakıcı bir özlemle ulaşmayı istersin! Ama gerçekte tek bir günü bile Buda dünyasında geçiremezsin. Orada tat alma, koklama, dokunma, duyma ve görmenin nesnel dünyasını terketmek zorundasındır. Çoğu ruhsal rehber Buda dünyasının gerçekte nasıl olduğunu söylemez. Onun yerine insanı sadece aydınlanmaya, ruhsal alem ya da göğe yükselmeye yüreklendirirler.”
“kişi bir kez ulaştığı aydınlanma deneyimine takılıp kalmamalıdır, insanların dünyasına geri dönmedikçe aydınlanmanın bir değeri yoktur. Görevimizi bilmeli, kendimiz ve başkalarının insanlık durumu için sorumluluk üstlenmeliyiz. Sasaki Ros- hi bunu, "kendini sevmeli ve yaşamını kazanmalısın" diye dile getiriyor.  ”
“Joshu Sasaki, Amerika'daki tüm Zen ustaları arasında kimsenin erişemeyeceği bir peslikteki sesiyle en hızlı sutra okuyan usta olarak ün kazanmıştır. Sizin bunu başarmanız elbette gerekmiyor. Yapmanız gereken, sesiniz en yüksek perdeden çıkacak şekilde heceleri tökezlemeden söyleyecek kadar hızlı okumaktır. Yüksek perdeden okumanın belli bir
“Kimi zaman duraksayarak hiçbirşey ve hiçbiryer arasındaki köprüyü adım adım yürürüm..  ”
387 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.