Günümüz Türkçesi ile söylemek istersek, "Hat savunması yoktur, alan savunması vardır. O alan bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz."
O dönemin askeri tekniği; bir çizgi, bir hat olarak karşılıklı çarpışma üzerine kuruludur. Hatlardan biri yarılırsa, cephenin uzunluğuna göre ordu geri çekilmelidir ki kaçma girişimi olmasın ve ordu düzenli bir şekilde geri çekilebilsin.
Sakarya Meydan Savaşı'nda Atatürk, Yunan komutanın bu kurala uyacağını tahmin ederek bir karşı strateji düşünür ve emri verir: "Her birlik, diğer birliklere bakmaksızın, savunma hattını yeniden kurana kadar geri çekilsin, ardından hızla savunmaya devam etsin." Türk hattının iki noktadan yarıldığını gören Yunan komutan, Türk ordusunun kilometreler boyunca geri çekileceğini düşünür ve beklemeye başlar. Bu bekleme tam 22 gün sürer(en uzun süren meydan savaşıdır). Hattan bazı ufak birlikler geri çekilse de topyekun bir geri çekilme görülmez. Yunan komutanın savaş ezberi bozulmuştur. Türklerin birlik getirdiklerini düşünerek geri çekilme emri verir. Kırık kaburgayla, hasta yatağında yatan Atatürk, bu geri çekilmeyi duyunca tekrar emreder:
"Hazırlanın, yarın taarruza kalkıyoruz!"