Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ankara okuma grubunun kasım ayındaki toplantısından biraz önce döndüm.Esasen birkaç saat kalıp kaçmayı düşünüyordum çünkü bu hafta kritik bir haftaya giriyorum (vize haftama). Lakin ortamın havası -gerçekte soğuk olmasına rağmen mecazda sıcak olunca- kolay kolay kopamadım. Bu ay için belirlediğimiz kitapları -Fareler ve İnsanlar,John Steinbeck ve Ray Bradbury'nin Fahrenheit 451'ini- uzun uzadıya konuştuk, tartıştık, sorularımızı cevapladık. Okurken göremediğimiz detayları diğer arkadaşların anlatımlarında fark ettik. Ve hemen ardından yanımızda getirdiğimiz kitapları birbirimize ödünç verdik. (Ben yanımda getirmemiştim ama bir sonrakine birkaç tane getirebilirim unutmazsam.) Ve ardından birkaç saatlik sohbetimiz bal tadında sürdü de sürdü. Kısacası çok keyifli, (yok bu olmadı, ''Çok çok keyifli, tatlı, güzel, hoş, nacizane bir toplantı'' gerçekleştirdik.) Ankara grubunun Kasım ayındaki toplantısına katılan herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. (Tek tek isim de yazardım da şimdi hitapta kusur etmeyelim.) İçinde bulunduğum bulantılı zamanlarımda ve kapımı çalmak üzere olan ara sınavlarım öncesinde moralimin çokça yükseldiğini söyleyebilirim. Bugünüme keyif kattığınız için sağ olun, var olun efendim. Dip Not: Haberi bekleyemedim. :) Dip Not 2: Bu iletiyi on beş dakikadır yazıp silerek tereddütte kaldım ama yazmasam içimde kalarak yazık olacaktı duyguma.
kadincinayetleri.org Amacı: Medyaya yansıyan kadın cinayetlerinin haritalaması (Hakkında Yazısı'nı aşağıda aynen paylaşıyorum.) ''Hemen her gün en az bir kadının öldürüldüğü, üçüncü sayfa haberi olarak gündemden hızla düştüğü Türkiye’de kadın cinayetleri konusundaki resmi veriler de maalesef birbirini tutmuyor. Kurumların şeffaf olmayan
Reklam
"İyi ki öğretmenim" dedirten, başıma gelen tatlı bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum.Küçük bir kasabada okul öncesi öğretmenliği yapmaktayım.Öğrencilerime okula geliş ve gidişlerinde annelerinin yanında kardeşleri de refakat ediyorlar.Bu esnada küçük kardeşlerin sınıfın önüne gelip meraklı gözlerle içeriyi süzüşleri gözümden kaçmıyor.Onlarla hemen iletişime geçiyorum, o an için elime geçen küçük şeylerden hediyeler veriyorum.Vakit müsaitse o meraklı gözlerin hevesli bakışlarına yenik düşüp biraz sınıfta vakit geçirmelerine izin veriyorum.Hal böyleyken,ders esnasında kapı açıldı ve gelen evde sıkılmış küçük kardeşlerden bir tanesi,tereddütlü gözlerle: -Öğretmenim,ben geldim,kendim geldim... -Nasıl yani annenin haberi yok mu? -Yok,kaçtım geldim ben... -Tamam geç otur bakalım. Sonrasında annesini aradım; -"Küçük oğlunuzdan haberiniz var mı?" diye sordum. -Onu arıyoruz dedi telaşlı kadın. -Peki aramayın o burada,kendisi geldiğini söyledi o yüzden aradım. -Tamam hocam biraz kalsın çıkışta ikisini alayım,olur mu? dedi. Kabul etmiştim. Çıkış saati iki çocuğunu da almaya gelen kadına dedim ki: -Okuldan kaçıp eve gideni duymuştuk da evden kaçıp okula geleni ilk defa gördük... Daha neler göreceğiz vesselam...
Nazan Bekiroğlu'nun La'sından bölümler seçtik 1. Kimi zaman şeytan dokunmuş düşünü hayra yoramayan Havva,kimi zaman af dileyerek kırk yıl göz yaşı döken Adem gibiyim. 2.Ama O gizli bir hazineydi.Daha fazla bilinmek,farklı bir nazarla seyredilmek istedi. Yaratmaya devam etti. 3.Hele hele kendisine öğretilen isimlerin arasında öyleleri
Değerli Aysel Doğan Hanımefendi'nin izni ile, yaşamından ufak bir kesiti paylaştığı kitabını buraya da taşımak isterim. Kitap basında tükenmiş, sponsor bulunamadığı için tekrar basıma verilememiştir. Kaydedip pdf dosyası yapabilir, çıktı alabilirsiniz. ilk baskı ismi; 'anılarım, acılarım ve şizofreni' ikinci baskısı ise; '18 yaşında uyudun 29
Reklam
Yûnus Aleyhisselâmı bilirsiniz. Hani şu Yûnus balığı var ya, adını bu peygamberden almış. Yûnus Aleyhisselâmın başından geçenler kısaca şöyle: Cenabı Hak, Hazreti Yûnus’u Ninova halkına peygamber olarak gönderdi. Ninova, bugün Irak sınırları içinde yer alıyor. Musul’a yakın bir şehir. Ninova o tarihlerde yüz bin nüfuslu bir şehirdi. Şehir halkı
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.