Yolun açık olsun, dedi.
Gerçekte söylenecek tek söz de buydu: Yolun açık olsun. Yepyeni bir yolculuğun eşiğindeydim.
Dağlardan sonra, ırmaklar.
Bütün anlattıklarımı yazdın değil mi? diyor Halit.
Evet, diyorum.
İnanarak mı? diyor.
İnanarak, diyorum.
Ama tümü yalandı onların, diyor.
Tümü de yalan olabilir mi Halit? diyorum. Ne kadar yalan söylesen biraz da gerçeği söylersin.
"... ben de bu arada öğrendim bütün bir kış boyu, sıfırın altında yirmi beş dereceyi bulduğunda soğuk, nasıl donmaz insan, nasıl dayanır, insan kendi soluğuyla nasıl ısınır, bunu öğrendim, nasıl kendisiyle konuşur insan, nasıl dertleşir, nasıl öyküler uydurur, bu arada ben de öğrendim yaşamın önceden belirlenmiş, ezberlenmiş bir biçimi olmadığını, yalnız denizlerde yaşanmadığını, denizlere belki bir daha dönmeyeceğimi, bu arada ben de öğrendim sessizliğin sesini, ezikliğin, çaresizliğin, başeğişin, yokluğun eşiğini, bu arada ben de öğrendim."