Dünya çoğu zaman bizi bir ahtapot gibi sarıp kuşatır. Binbir câzibesiyle oyalar, sarhoş eder. Niçin yaşadığımızı ve neler yapmak zorunda olduğumuzu unutturur.
Bize en çok unutturduğu ise, her mü'minin aynı zamanda bir mürşid olduğu, gönlündeki îman ışığı ile etrafını aydınlatmak mecburiyetinde bulunduğu gerçeğidir. Nefesimizi kesercesine bizi sarıp sarmalayan bu ahtapotun kollarından kurtulmanın, diğer bir ifadeyle gafletten uyanıp kendimize gelmenin yolları vardır. Bu yollardan biri, hayâlen de olsa Asr-ı Saâdet'e, Resûlullah'ın civarına sığınmaktır. O'nun ve etrafındaki yıldızların rûhâniyetinden güç alarak kendi dünyamıza yepyeni bir azimle dönmek ve görevlerimizi taze bir şuurla îfâ etmektir.