a

a
@hallederimmben
5 okur puanı
Şubat 2024 tarihinde katıldı
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim de bir ruhum bulunduğunu öğrettin.
Reklam
İnsanlar birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına değil, sevgilerine ve alakalarına muhtaçtırlar. Bu olmadıktan sonra, aile sahibi olmanın gerçek ismi “bir takım yabancılar beslemek”ti.
Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş.
Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki ne kendimizi bu kadar büyük ne de başkalarını bizden zavallı görmeye hakkımız yoktur.
Reklam
...Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi. Bu ruh ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden meydana çıkıyordu. Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya, ruhumuzla yaşamaya başlıyorduk.
Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak edememiştim.
İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor...
kim olursa olsun, bir insanın yaşamakla ölmek arasındaki büyük köprüde çabalaması korkunç bir şey.
Onun yaşadığı yerde yaşamak, onun gibi yaşamak değildi.
Reklam
Birdenbire niçin buralara geldiğimi düşündüm... Hiç... Sebep filan yoktu... Karar vermeden yürüyüp gelmiştim.
...onu gece vakti sokaklara düşüren acaba içinin bu boşluğu, hayatının bu gayesizliği değil miydi?
her şeye hazır bulunan ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür?
insanlara ne kadar çok muhtaç olursam onlardan kaçma ihtiyacım da o kadar artıyordu.
“Ben sana rehber değil, ancak yoldaş olabilirdim fakat ikimiz de yolu bilmiyorduk ve birbirimize yük olmaktan, birbirimizi şaşırtmaktan başka bir şey elimizden gelmiyordu”
“Günün birinde büsbütün başka bir insan olacağını ümit ediyordum. İlk günlerde biraz kuvvetlenen bu ümidim, yavaş yavaş tamamen yok oldu. Senin, bu yaşa kadar içinde bulunduğun insanlar ve muhitle birdenbire hesap kesecek cesareti kendinde bulamadığını anladım. Bende sana bu cesareti verecek kuvvet yoktu.”
Reklam
“Ömer, benim kalmamın senin üzerinde en küçük bir tesiri, bir faydası olacağını bilsem muhakkak kalırdım.”
seni niçin sevdiğimi bir türlü bilmiyordum. huylarını, yaptığın işleri beğenmiyordum demeyeyim fakat anlamıyordum. sen de benim birçok şeyimi anlamadığını inkâr edemezsin... böyle olduğu hâlde nasıl garip bir kuvvet bizi birbirimize bu kadar sağlam bağlamıştı? ilk andan itibaren tamamıyla başka dünyaların insanları olduğumuzu anladığım hâlde beni burada tutan ve seni gördüğüm zaman içimi sevinçle dolduran neydi?
biz, hiçbir tarafları birbirine benzemeyen, hiçbir müşterek düşünceleri ve görüşleri olmayan iki insanız... kim bilir ne gibi sebeplerle tesadüf bizi birleştirdi?
belki pek az... ama var... unutmayın ki, dünyada en korkunç şey ümidini kaybetmektir.
... halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... içimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... içimizde şeytan yok... içimizde aciz var... tembellik var... iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey, hakikatleri görmekten kaçmak ihtiyadi var...
şimdi kendime herkesten evvel ben inanmıyorum. tamamıyla değişeceğim... muhakkak... fakat ne zaman? senelerce süren bir mücadeleden sonra mı? yoksa hiç muvaffak olamayarak bu manasız varlığı taşımakta devam mı edeceğim?
Reklam
halbuki bugün sonsuz zaman ve mesafenin içinde ben neyim? bir solucandan, bir ayrık kökünden daha ehemmiyetsiz, daha sebepsiz, daha lüzumsuz bir mahlukum...