İçimizdeki Şeytan

Sabahattin Ali
İçimizdeki Şeytan’ın Ömer, Macide ve Bedri’sinin bugün de aramızda olduklarını söylemek yanlış olmaz. Balıkesir’de kendi kendisini yetiştirmeyi bilmiş, gerçeği söylemekten caymayan Macide; Macide’ye rastlayana kadar alıştığı düşünmesiz, iradesiz ve bir avuç sahte aydının elinde savrulan yaşamında “şeytan”la ortaklığını ilan edip duran Ömer ve bu ikilinin imkânsız aşkının koruyuculuğuna soyunmuş, şefkatli, güvenilir dost Bedri. Kimi zaman dışarıdan kimi zaman içeriden konuşarak bir arada kalmaya çabalıyorlar. İçimizdeki Şeytan Ömer karakterinde dile gelen düşünüşler, savunmalar, kolaycı, tüketici ilişkiler sürdükçe tazeliğini koruyacak.
272 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1940
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

268 syf.
9/10 puan verdi
·
12 saatte okudu
- Böyle bir şaheser hakkında ne inceleme ne de yorumda bulunmak haddime bile değil ama içimden geçenleri belirtmek istedim.. Nihat: "Ne istediğini bilsen canın sıkılmaz!" dedi. Ömer, yalvarır gibi cevap verdi: "Bana istenecek bir şey söyle, uğruna can verilecek bir şey söyle, hemen dört elle sarılayım..." Nihat güldü:
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019188,4bin okunma
256 syf.
·
Puan vermedi
Yıllar önce okuduğum kitabı tekrar okumama sebep olan şey, içerisinde otobiyografik unsurlar da taşıdığını öğrenmem oldu. Sabahattin Ali'nin hayatına dair malumata sahip olanların bağlantıları kolaylıkla kuracağını düşünerek devam etmek istiyorum. Peyami Safa'nın küçükken geçirdiği hastalıktan ötürü vücudunun bir uzvunu kullanmaktan
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019188,4bin okunma
256 syf.
7/10 puan verdi
·
15 günde okudu
İçimizdeki Şeytan - Dikkat spoiler içerebilir!
Sabahattin Ali'nin biraz toplumu, biraz da insanın kendisini sorguladığı eseridir. Sıradan olaylar hakkında derin tahlilleri olan, Balıkesir ve İstanbul'u bilenlerin film tadında okuyacağı akıcı bir eser. Şahsım adına beni kürk mantolu madonna'dan daha çok etkileyen kitaptır. Kitabın edebi tahlilinden çok aynı dönemde yaşayan Hüseyin Nihal Atsız tarafından karşı yazı olarak "içimizdeki şeytanlar" dikkatimi çekmeyi başarmıştır. Atsız bu romandaki Türkçü Turancı karakterlerin seciyesiz tipler olduğu, yazarın roman üzerinden intikam aldığını düşünmektedir. Zaten o dönem iki yazar arasında sürekli atışmalar olduğu aşikardır. Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019188,4bin okunma
268 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabı bitir bitirmez Franz Kafka'nın "Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?" sözü geldi aklıma. Uzun bir süreden sonra bir kitap okuduktan sonra gerçekten de sarsıldığımı fark ettim. Kitap bir kişisel gelişim kitabı değil tabi ki. Fakat içimizdeki şeytanı -ya da
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019188,4bin okunma
256 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Şeytan
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
bilindiği üzere realizm ve toplumcu gerçekçiliğin en önemli öncülerindendir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yazmıştır eserlerini ve çok kısa, dramatik bir sonla biten ömrüne birçok eser sığdırabilmiştir. Özellikle keşke romanları daha çok olsaydı dedirtmeyi başarmıştır 3 tane önemli eseri ile. Hayatının son yıllarında özellikle milliyetçi
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019188,4bin okunma
268 syf.
·
Puan vermedi
‘Kürk Mantolu Madonna; Maria Puder’, ‘Üst Kattaki Terörist’in Alt Kattaki Komşusu; Nurettin ‘, ‘Yüzüncü Ad’ın Dul Kadını; Marta’, ‘Baltası Kadar Masum Katil; Raskolnikov’, ‘İsimle Ateş Arasında; Nihade’, ‘ 5 yaşında kocaman bir çocuk; Alper Kamu’, ‘Afili Filinta; Nuh Tufan’, ve dahası... Ben kimseyi Ömer kadar sevmedim. Öyle roman
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019188,4bin okunma
256 syf.
7/10 puan verdi
Okunmalı :)
Sabahattin Ali nin romanından biri. çeşitli karakter tahlilleri insana biraz dostoyevski'nin o insanın içine sızan havasını yaşatıyor. ben inanıyorum ki sabahattin ali değil de sabahattinov aliyevski olsaydı bugün her sokakta duvarlar yazılarıyla resimleriyle süslenir, pek çok başkente büstü dikilirdi. henüz tanımlanamamış bir gizem var bazı
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019188,4bin okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
·
21 günde okudu
İçimizdeki Biz
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
şüphesiz çoğumuzun bir kez olsun okuduğu ve ülkemizde bilinirliği yüksek yazarlarımızdan birisidir. Tabi hüzünlü bir sonla erken denilebilecek bir yaştaki kaybı tarihten günümüze ülkemizin değerlerini korumak noktasında ki eksikliği tescilliyor. Kitap benim okuduğum yazarın üçüncü eseri, ilk ikisi kült olmuş başucu kitapları
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı Yusuf
ve
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu Madonna
idi. Bu kitapta da genel olarak benzer bir tadı hissetmek mümkün özellikle de Balıkesir detayı muazzam. İmparatorluğun küllerinden doğmuş Cumhuriyetimizin uzun yıllar savaşları ve yoklukları yaşamış insan bakiyesi çok daha uzun yıllar entelektüel birikim için sancılar çekip nice nesilleri kaybetmiş. Kitapta görünen bir aşk hikayesi üzerinden dönemin hayat şartlarını, eğitim hayatını, siyaseti, özellikle de edebiyat camiasını anlatıyor. Dönemin meşhur yazar ve düşünce insanlarının zaman içerisinde ki mücadeleleri, kavgaları ve çekişmeleri bu aşk hikayesinin üzerine inşa edilmiş şekilde anlatılıyor.
Peyami Safa
Peyami Safa
,
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
ve
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
gibi dönemin önemli kişilerinin kitaptaki kahramanlarla arasında ilişki kurarak eserin yazarın hayatından gerçek kesitler sunan bir otobiyografi olduğunu iddia eden görüşler de zaman içerisinde sıklıkla dile getirilmiştir. Cehaletin, zamanla değişen şartların ve iyi insanların da zor durumda kalabildiğini hissettirerek yaşatan kitabı okumayı düşünenler için bir an önce başlamalarını şiddetle tavsiye ederim. Herkese iyi okumalar…
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019188,4bin okunma
·
Puan vermedi
İçimizdeki Şeytan kitabını okurken bile insanoğlunun aslında yıllarca kendi içinde yaşayan şeytanla sürekli karşı karşıya olduğu gerçeğiyle yüzleşiveriyoruz. Romanın içinde yer alan kötü karakterler arasında Macide ay gibi parlayan bi inci tanesi kalıyor. Bana romandaki Ömer karakteri, Sabahattin Ali'nin kendi içindeki yaşadığı karmaşanın bir temsili kurmaca karakter olarak hissettirdi. Çünkü karakterin serzenişleri o kadar içten ve dünyevî ki, o açıdan bana böyle hissettirmesi de rastlantısal bir unsur olmadı. Ömer Macide'ye aşık olana kadar kendi içinde çözümlemeyen yargılar üretirken, Macide'ye olan aşkını da doğru orantıda kullanamaması onu daha da karmaşık bir yaşama itmiş oldu. Roman boyu gerçekleştirmiş olduğu kötü düşüncelerinin aslında içindeki şeytan tarafından olduğunu savunsa da romanın sonunda gerçekleştirdiği tüm kötülükler ve anlamsızlıklar silsilesinin aslında tamamen kendi iradesiyle gerçekleştiği hususunda bir izlenime varmıştır. Roman Sabahattin Ali'nin müthiş zihniyle Kürk Mantolu Madonna'dan sonra en beğenilen olma konusunda ikinci sıraya yerleşmiştir. Aynı zamanda yazarın Kuyucaklı Yusuf romanı da yüzbinlerce okur tarafından beğenilme başarısına ulaşmıştır. Şimdiden iyi okumalar ️
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · İş Bankası Kültür Yayınları · 2024188,4bin okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Bizim Âli.
Normalde inceleme yapmadan önce biraz zaman geçsin isterdim. Kitabın üzerimde yarattığı subjektif hislerden kurtulmak için, kitabı sindirmek ve biraz da eleştirinin olumlu ve olumsuz yanlarını daha net ortaya koyabilmek için en fazla iki güne ihtiyaç duyardım. Fakat burda bir istisna yapmak istiyorum. Zira, daha önceleri Kürk Mantolu Madonna,
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019188,4bin okunma

Yazar Hakkında

Sabahattin Ali
Sabahattin AliYazar · 103 kitap
Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur. Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısiyla, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır. Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926). Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930). Yurda döndükten sonra Sabahattin Ali, Orhaneli’nde ilkokul öğretmenliğine atandı. Aydın ve sonra Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır. Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932), bir yıla mahkûm olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933). Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un "eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini" istemesi üzerine Varlık dergisinde "Benim Aşkım" adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır. 16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir. Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945). "İçimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945). Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947). Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır. Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?" Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Jandarma karakolunda katledilmiş daha sonra da cesedi 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmuştur. Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştır. Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950’li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır. Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini Balıkesir'de çıkan ve Orhan Şaik Gökyay tarafından yönetilen Çağlayan dergisinde yayımlamıştır (1926). Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi dergilerde de yazan (1926 - 1928) Sabahattin Ali, bu arada öykü de yazmaya başlamış, ilk öyküsü "Bir Orman Hikayesi" Resimli Ay'da yayımlanmıştır (30 Eylül 1930). Toplumsal eğilimli bu öyküyü Nazım Hikmet, şu sözlerle okurlara sunmuştur: "Bu yazı bizde örneğine az tesadüf edilen cinsten bir eserdir. Köylü ruhiyatının bütün muhafazekâr ve ileri taraflarını, iptidaî sermaye terakümünü yapan sermayedarlığın inkişaf yolunda köylülüğü nasıl dağıttığını ve en nihayet, tabiatın deniz kadar muazzam bir unsuru olan ormanın muğlak, ihtiraslı hayatını, kımıldanışların zeki bir aydınlık içinde görüyoruz". Sabahattin Ali, af yasasından yararlanarak hapisten çıktıktan sonra, özellikle Varlık dergisinde yayımladığı "Kanal", "Kırlangıçlar", "Arap Hayri", "Pazarcı", "Kağnı" (1934 - 1936) gibi öyküleriyle dikkati çekmiştir. Sabahattin Ali Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırmıştır. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmiş, aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirmiştir. 1937'de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir. Sabahattin Ali'nin halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren Dağlar ve Rüzgâr (1934) adlı kitabı yazın çevrelerinde ilgi uyandırmış, örneğin Yaşar Nabi, Hakimiyeti Milliye'de şu övücü satırları yazmıştır: "Bu kitabın mümeyyiz vasfı halk edebiyatı tarzında bir deneme teşkil etmesidir. Sabahattin Ali'nin tecrübeli muvaffak neticeler vermiş. Ve bize, şiirleri doğrudan doğruya bir halk şairi elinden çıkmamış olduklarını hissetirmekle beraber, o tanıdığımız ve sevdiğimiz samimi edayı tattırabiliyor. Komplike imajlardan kaçınılmış olması, bu şiirlere büyük bir sadelik vermiş." Ancak, Sabahattin Ali, bu kitabından sonra şiirle ilgilenmemiş, sadece öykü ve roman yazmıştır. 'Leylim Ley', 'Aldırma Gönül' gibi halk dilinden yararlanarak yazdığı şiirler herkes tarafından bilinir. Sabahattin Ali, Varlık'ta Esirler adlı üç perdelik bir oyun da yazmış (1936), ancak bu türü de bir daha denememiştir.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.