Paylaşımın da vurguladığı gibi;
Edebî değeri ağır olan kitaplar geliştirir insanları.
Popüler kültür ( hangi kültürü yansıttığı muamma) kitaplarını okumak, edebî eserlerin tam tersine zaman kaybı olduğu gibi, insan benliğini zayıflatıcı, düşüncesini koreltici unsurlar barındırır.
Beyaz poşet
@B_E_K
·
13 Mayıs 17:55
"anlaşılması zor kitaplar, zorluğuyla kalıyor ve artık kitap olma değerini yitiriyo r. Herkes, moda olan Noel şarkılarını internetten indirir gibi şaheserleri kolayca, rahatça okumak istiyor. Keyifle, hızlı ve olabildiğince çok.
Papatya Yakamoz'un yazdıklarından çok etkilenmişti. Bu nasıl sevmek böyle, Yarabbi, diyordu kendi kendine. Normal bir insan hiç böylesine bir yorumlama yapabilir miydi? Hoş, Yakamoz'a bunları yazdıran yegane güç, yegane ilham kendisinin de belirttiği üzere Aşktı. Zaten öyle değil midir, şiirden en çok nefret edenlerimiz bir kere
Papatya Yakamoz'un yazdıklarından çok etkilenmişti. Bu nasıl sevmek böyle, Yarabbi, diyordu kendi kendine. Normal bir insan hiç böylesine bir yorumlama yapabilir miydi? Hoş, Yakamoz'a bunları yazdıran yegane güç, yegane ilham kendisinin de belirttiği üzere Aşktı. Zaten öyle değil midir, şiirden en çok nefret edenlerimiz bir kere
İnsanoğlunun fıtratında iki uç, bir arada ve daima rekabet halindedir: İnsan hem sonu gelmez emeller ve hayaller peşindedir -irfan geleneğimizde buna “tûl-i emel” denir- hem de bir gününü bile tutarlı biçimde planlayamayacak kadar sabırsız ve aceleci bir varlıktır. İçindeki sonsuz istekler onu dünyada sürekli ve hırslı bir çaba içinde davranmaya
Aden, Ezra'nın hangi kitabı okuduğuna bakmak için yavaşça kitabın kapağını kaldırdı. Dorian Gray'in Portresi, diye fısıldadı kendi kendine. Ardından çantasına uzanıp aynı kitabı çıkardı ve Ezra'ya doğru uzattı. Ezra'nınkine kıyasla eskimiş görünüyordu kitap. Sayfa kenarları post-itlerle dolu ve hafif sararmıştı. Ezra
Kafka bir çok kitaplar yazmış, anlaşılması zor. Çok düşündüm neden böyle yazmış diye aklıma tek bir cevap geldi; hangi insanın ruh halinin anlaşılması kolay ki
Bir kez daha saygım arttı
Tanımadığım bir kentte gece vakti gezerken pencerelere bakarım. Bir evin ışığı yanıyorsa duvarlarında çok kitap varsa “Bu bizden biri.” diye düşünürüm. Onun hangi milletten olduğu, ne iş yaptığı, kadın mı, erkek mi olduğu hiç önemli değildir. Aynı kabileden olduğumuz duygusu uyanır içimde. Kapıyı çalsam o insanla kitaplar sayesinde diyalog kurabiliriz. Kitap okumayan, kitaba hayatında fazla yer vermemiş biriyle ne konuşabilirim ki? Tabii ki hiçbir şey. O halde zaman kaybı neden?