Olumsuz hallerin çoğaldığı böylesi zamanlarda kalpler daha açıktır manevi hakikatlere. Cenabı hak insanın hakikatle kuracağı ilişkiyi kolaylaştırmak için kimi zaman onu belaya müptela kıldığını kur'an-ı Kerim'de şöyle ifade eder; “Biz hangi memlekete peygamber gönderdiysek Allah'a yönelmeleri için onları yoksulluğa hastalık ve musibetlere düşer etmiştik.”(Araf suresi ,94 ayet)
Kur'an-ı Kerim evrene hâkim olan bu düzeni şöyle beyan etmektedir: "O, gökte de ilâh olandır, yerde de ilah olandır. O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir." Zümer, 84 Allah, göklere ve yerlere hükmeden sonsuz gerçeğin ta kendisidir. "Artık nereye dönerseniz dönün, orada Allah'a dönmüş olursunuz." Bakara, 115 Hangi tarafa yönelirseniz yönelin.Allah'ın varlığının eserlerini bulursunuz ve hangi varlığa bakarsanız sizi O'na doğru yönlendirecektir. Çünkü sizin bu varlık âleminde gördüğünüz hiçbir şey, kendi kendine bağımsız değildir ve Allah'ın varığına bağlıdır.
Reklam
İTİKATTA VE AMELDE MEZHEP Erkek ve kadın her Müslüman'ın, itikatta ve amelde mezhebini öğrenip bilmesi vaciptir. "İtikatta mezhebin hangisidir?" diye sorulduğunda "Ehlisünnet vel cemaat mezhebidir." denilmelidir. Ehlisünnet vel cemaat demek, Sevgili Peygamberimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) ashabı ve cemaati (radiyallahü anhüm) demektir. Onların her biri İslam dininin nurudur. "Onların itikadı nasıl ise ben de o itikat üzereyim," denilmelidir. Ehlisünnet vel cemaat mezhebi haktır, doğrudur. Diğer batıl ve bidat mezhepler yanlıştır, onlara uyulmaz. Çünkü Ehlisünnet vel cemaat Mezhebi, Ashab-ı Kiram'ın inancıdır ve Kur'an-ı Kerim'e ve Sevgili Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) sünnetine uygundur. Hadis-i Şerifte, "Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bir fırkadan başkası cehennemliktir." 'O hangi fırkadır?' diye sorulduğunda Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) "Benim ve ashabımın yolunda olanlardır." buyurulmuştur. Ashab-ı Kiram gibi inananlara Ehlisünnet vel Cemaat denir. "Amelde hak mezhebin hangisidir?" diye sorulursa, Hanefi mezhebindekiler "Hanefî mezhebidir." demelidir. "Mezhebim, Hanefî mezhebidir." demek, "İslam dinini yaşarken, ibadet ederken İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretlerini mezhep imamım olarak kabul ettim, Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerden içtihat ile çıkardığı hükümleri kabul ettim ve onun içtihadı üzere amel etmeyi tercih ettim." demektir.
DEVLET UĞRUNA KENDİNİ FEDA EDEN KAHRAMAN: URUNGU (BOZKURTLAR DİRİLİYOR) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce yine uzunca bir özet verelim Kür Şad ihtilali, Çin Kağanı Tay-tsung'u korku ve endişeye kaptırmıştır. Ne yapılacağını görüşmek üzere nazırlarını sarayda toplar. Çeşitli fikirler ileri sürülür. Sonunda Gök Türklerin Çin'den
Resûlellah, cennetlik olanlarla cehennemlik olanlar bu dünyada bilinebilirler mi?
Bir sahaabi Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve selleme sordu: Yâ Resûlellah, cennetlik olanlarla cehennemlik olanlar bu dünyada bilinebilirler mi? Buyurdu ki: Evet. Sahaabî tekrar sordu: Öyleyse amel edenler neye böyle amel edib duruyorlar? Bunun üzerine şöyle buyurdu: Herkes hangi kaabiliyyet ve tabiatda yaratıldıysa (yahud) kendisine hangi mizâc ve tabiatın icabı kolaylaşdırıldıysa ona göre hareket eder. (Bu hadisi <Buhaari, Imran bin Husayn radıyallahü anhden tahric etmişdir).
Sayfa 524
Bir dağın yerinden kayıb gitdiğini işidirseniz inanın. Fakat bir adamın huyunda teğayyür haasıl olduğunu duyarsanız inanmayın. Çünkü o adam hangi tabiatda yaratıldıysa mutlakaa ona uyar. (Bu hadisi Imam Ahmed bin Hanbel «Müsned inde Ebüdder- da' radıyallâhü anhden tahric etmişdir).
Sayfa 524
Reklam
“Kainat baştan başa Allah’ın en büyük kitabıdır. Bu büyük kitabın hangi harfini okusan manasının hep Allah olduğunu görürsün.”
Sayfa 42
“Kainatın hangi zerresi üzerinde tefekkür etsen, seni Allah’a ulaştırır.”
Sayfa 42
Kur'an'ın "ne doğu, ne batı" (Nûr 24/35) diye tasvir ettiği evrensel hakikat tasavvuru, Doğu ve Batı kalıplarını aşan bir niteliğe sahiptir. Bu mânada İslâm toplumları kendilerini hiçbir zaman "doğuda" ya da "doğulu" addetmediler. "Doğu", ancak Asya'nın küçük bir uzantısı olan Avrupa'nın kendisini "Batı" olarak tanımlamasından sonra ortaya çıkan bir tanımdır. Sizce, insanlık tarihinin merkezinde yer alan coğrafyaya bugün neden "Ortadoğu" diyoruz? Japonya, hangi coğrafi tasnife göre "Uzakdoğu" kabul ediliyor? Tersinden düşünecek olursak mesela Amerika'ya niçin "Uzakbatı" demiyoruz?
BUNDAN BÜYÜK FELÂKET ve FACİA OLMAZ!..
Menemen hâdisesinde sevilen bir çok kimse tevkif edildiler; bu tevkifat sırasında "Kendilerinden şüphe edilen kimselerin, hocaların evleri aranacak!" diye bir şayia yayıldı. Bunun üzerine dedem merhum şunu söylemişti: - "Çocuklar, Kur'ân'ı Kerim'in, zikrullâhın yasak edildiği bir memlekette, kütüphanede hangi kitap kalır! Öyleyse, evde Kur'ân'a kadar hepsini kaldırıp kurtulalım! Hangisi suç hangisi değil bilmiyoruz ki... Yazı değişmiş Kur'ân harfleriyle yazılması yasaklanmış. Bundan büyük felâket ve fâcia olmaz!.."
Sayfa 64 - 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Babam Hacıveyiszâde İbrahim Efendi-, Mevlid Bile Okutulamadı!, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.