...aşk bir ağaç gibidir: Kendiliğinden yetişir, kökleriyle tüm benliğimizin derinliklerini sarar ve yıkıntı halindeki bir yürekte yeşermeye devam eder.
Ah! O düşünce, o düşünce! O sabit düşünce hiç aklından çıkmıyor, ona işkence ediyor, beynini kemiriyor, yüreğini parçalıyordu. Üzüntü ya da pişmanlık duymuyordu; yaptığı her şeyi yeniden yapmaya hazırdı..
Tüm çıkışlar kapatıldığında insani tutkular denizinin nasıl öfkeyle coşup kabardığını, nasıl taşıp yüreğin derinliklerini oyduğunu, bentlerini yıkıp yatağından taşana kadar içsel hıçkırıklar, boğuk çırpınışlar halinde nasıl patladığını bilmiyordu.
Her şeyden şüphe duyup gördükleriyle hissettikleri arasında gidip gelirken kendi kendine yanıtını bulamadığı şu soruyu sorup duruyordu: "Bu bensem, olup bitenler gerçek mi? Bunlar gerçekse, bu ben miyim?