Kaldı ki kendini öldürmek kolaydır. Anlık bir cesaret meselesidir sadece. Asıl zor olan yaşamaktır. Bunca felaket arasında, fazla rezil olmadan yaşamak gücünü bulmaktır asıl zor olan.
Başladığım kitabı, kötü de olsa bitirmek huyundan Fethi Naci'nin bir sözü sayesinde kurtuldum: "karpuzu kestin. Baktın ki kabak. Gene de zorla yiyecek misin o karpuzu?"demiş Fethi Naci...
Çağımıza ayak uydurmalıyız palavrasına hiç mi hiç inanmıyorum. Eğer yaşadığım çağın en yüce ideali köşeyi dönmekse; eğer yaşadığım çağ toplumsal adaletsizlik üzerine kuruluysa; eğer yaşadığım çağ inandığım herşeyi yadsıyorsa; eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense, ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım?
“Vıcık vıcık yüzeysellik yayan şu ‘kişisel gelişim’ kitaplarının bağırıp durduğu ”İstersen yaparsın!” sözü tam bir kandırmacaydı. İnsan ancak yapabileceğini isterdi. ‘İstemek’ kavramı, ‘dilemek’ten ve ‘hayallere dalmaktan farklı bir şeydi. Bedelini göze almakla, gereğini yapmakla ilgili bir şeydi.”
"Bir gün dediklerimi değil, demek istediklerimi anlayacak bir erkek çıkmayacak mı karşıma? Hava kötü dediğimde sadece havadan söz etmediğimi anlamak bu kadar mı zor? ille de ben bu hayattan bıktım türünde sözler mi etmeliyim? İşim çok dediğimde bana sahip çıkacak bir erkeğe ihtiyaç duyduğumu anlayacak biri... Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? düpedüz sarıl bana dedikten sonra sarılmanın ne anlamı kalır.
- Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!
- Peki, sen ne görüyorsun bakalım?
- İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.