“Eşyaların gücü, içlerinde birikmiş hatıralar kadar, bizim hayal ve hatırlama gücümüzün cilvelerine de bağlıdır elbette..”
Hem beden dediğin nedir? Fârabî, bir adalet sergisi fark eder insan vücudunda. Kalbin hizmetindedir beyin; ısısını dengede tutar. Öğrenme, hatırlama, hayal etme ve düşünme, yani adalet gerçekleşir varlıkta. İnsana yakışan iyi ve dengeli davranışlar doğar. Tabiatta adalet var, insan da adil olmak zorunda. Adalet bir "orta yol" bir "denge" hayatı yaşanılır kılan. Denizler, gökler, ağaçlar, hayvanlar ateş püskürüyorsa insana, adaletsiz olduğu içindir.
Reklam
Gerçekten de hiçbir zaman yüzleri hatırlama konusunda iyi olmadım. Benim işim daha çok numaralar ve adreslerdi. Yüzlerin hepsi birbirine benziyormuş gibi geliyordu bana. Bir zencinin beyazları birbirine, bir beyazın sarı ırktan olanları birbirine benzetmesi gibi. Tabiî onların bir özrü vardı. Ne de olsa farklı ırklardandılar. Ama ben de bütün insanlıktan farklıydım. Farklı bir ırktandım. Onlar gibi görünsem bile, beynim onlarınki gibi çalışmıyordu. Dolayısıyla bütün insanlar aynıydı benim gözümde.
Benden başka kimsenin fark etmediğini sandığım, belli belirsiz bir hareket yapar gibi oldum. İnsanın sözlerinin ve hareketlerinin başkalarına hangi ölçüde göründüğünü tam olarak hesaplayabilmesi aslında zordur; kendi önemimizi gözümüzde büyütmek korkusuyla, başkalarının doğumdan ölüme anılarının yayılmak zorunda olduğu alanı büyütüp dev boyutlara
Sayfa 489
20 Ocak
Sana buradan yazmak zorundayım sevgili charlotte, kırsalda bulunan küçük bir pansiyon ve buraya korkunç bir fırtınadan sığınmak için geldim. D.. isimli bu lanetli yerde kaldığım zaman boyunca yabancıların arasında kaldım onlar gerçekten de bu kalp için yabancilardi. seninle bağlantıya geçmek için hiç bir istek hissetmedim ama bu kulübede uzaklardayken bu sessizliğin içinde camıma kar ve dolu vururken aklıma gelen ilk şey sen oldun. Odaya girdiğim an görüntün benim önümde yükseldi ben hatırladım! ah charlotte, kutsal, ilahi hatırlama! Nazik cennet ! İlk tanıştığımız o mutlu anın hatırasını bana tekrar bahset!
İki çeşit görsel hatırlama vardır: biri aklınızın laboratuvarında bir görüntüyü ustalıkla yeniden kurduğunuz zamanki hatırlama öteki ise gözlerinizi kapattığınızda, göz kapaklarınızın iç tarafında sevilmiş bir yüzün eksiksiz optik izdüşümünü, tüm doğal renkleri içinde küçük bir hayaleti geçen çağrıştırıverdiğiniz hatırlama.( İşte Lolita’yı da böyle hatırlıyorum.)
Sayfa 14 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bu dünya üzerinde şöyle sorabileceğim kimse kalmamış olacak: “Peki, sen hatırlıyor musun?” Hatırlama işini yalnız yapmaya mahkûmum.
Odadan çıkarken grubun en arkasındaydım. Bana alçak, terbiyeli bir sesle şöyle dedi: "Umarım, Dr. Seward, daha sonra, bu gece sizi ikna etmek için elimden geleni yaptığımı hatırlama adaletini gösterirsiniz."
Sayfa 280 - Dr. Seward'ın Günlüğü, 1 Ekim, saat 4 - RenfieldKitabı okudu
Platon
Sokrates'in "bilmeyiş" tavrından doğan sonuçlan tutarlı bir biçimde dile getirerek, araştırmanın her çeşidinin beyhude olduğunu be­lirtmişti. Çünkü, aradığım herhangi bir şeyi ya önceden biliyorumdur (bu durumda araştırmam gerekmez) ya da araştırdı­ğım şey hakkında hiçbir şey bilmiyorumdur. Bu durumda ise, herhangi bir şey öğrenmem imkânsızdır. Çünkü, araştırmayı nasıl yapmam gerektiğini bilemem. Demek ki, bilimin değeri olmadığı gibi, başarıya ulaşma şansı da yoktur. Platon bu an­layışa karşı gelerek kendi "hatırlama" teorisini ileri sürüyor ve bilimin mümkün olduğunu söylüyordu. Çünkü Platon'a göre, her bilme, ruhun yeryüzüne gelmeden önceki hayatında doğ­rudan doğruya gördüğü nesneleri hatırlamasından başka bir şey değildir. Bu bilgi nesneleri İdelerdir ve bilimin yapması ge­reken iş, gerçek bilgiyi ortaya koyan bu hatıra imgelerini ruhun derinliklerinden çıkartmaktır. Diyalektik, bu ideleri bilinç ala­nına getirmemizi sağlayan bilimsel bir yöntemdir.
Reklam
Beyinlerimiz, doğruluğuna inandığımız bilgilerle çelişen iddialardan hoşlanmaz. Ayrıca ön yargılarımızla örtüşen bilgileri hatırlama eğilimindeyizdir.
Ama:/
"Beni unut. Benimle geçirdiğin tüm anları unut. Beni düşünme, beraber olduğumuz günleri hatırlama. Ben seni unutmayacağım. Tüm hayatımı seni suçlayarak yaşayacağım. Beni sefil hale düşüren kadın olarak hatırlayacağım seni."
Athica BookKitabı okudu
"Yaşamak ne?"diye sorarsanız benim gibi hayatın sonuna gelmiş birisine, "Devasa bir hatırlama faaliyeti," derim olaylar, insanlar, sözler, isimler, duygular, hisler... Yaşamak hatırlamaktır. İlerisi için.
Sayfa 203Kitabı okudu
"Kolk, travma sırasında beynin mevcut anı deneyimlemekten sorumlu bölümü mediyal alın korteksinin konuşma merkezini kapadığını açıklar. Travmanin kelimelerle ifade edilememe durumu, tehdit ve tehlike sırasında beynin hatırlama becerisi azaldığında meydana gelen kelimelerin yetersiz kalma durumuna benzediğini söyler. Ayrıca insanlarin travmatik deneyimlerini hafiflettikleri zaman prefrontal korteksin zayıfladığını ve bunun sonucunda düşünme ve konuşma zorlukları yaşadıklarını söyler. Tam olarak ne olup bittiği hakkında ya da kendileriyle ya da başkalarıyla iletişim kuramaz hale gelirler"
Bir boğulmaydı bu. Ağaçların tomurcuklandığı bu içeri kapanma günlerinde, beni de ilkbaharın sabırsızlığı sarmıştı. Bir halsizlik, göğsümde bir sıkışıklık, bütün vücudumda bir karıncalanma, basit, büyük ve başka bir mutluluğa karşı bir özlem... Özlem mi, yoksa hatırlama mı? Hiç kuşkum yok, salgılarıyla sarılmış tırtıllar da, sırtlarında iki yara gibi kanatlarının açıldığını duyarken tomurcukların kabardığı bugünlerde aynı şehveti, aynı acıyı duyarlar.
Sayfa 194 - Can YayınlarıKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.