Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Haftanın günlerinden perşembe. Batman'da bir sanat sokağının tam ortasına denk gelen bir bankta oturmuş, elimde Albers Camus'tan Yabancı kitabını okurken hissediyorum kendimin de buraya, bu insanlara ne kadar yabancı ve ne kadar yakın olduğumu. Sağımdan aşağı doğru inenler solumdan yukarı çıkanlar. Etrafta kahvehaneler ve bu kahvehanelerde genelde yaşlı amcalar. Her dilden konuşulan ve Kürtçe, Türkçe, Arapça karışımı bir uğultunun yükseldiği bu yer. Yine içimde doldurulamayan bir boşluk ve yine yalnızlığım ile baş başa kalmış bir ben. Arada kitaptan kafamı kaldırıp şöyle bir bakınıyorum etrafa ve yüzleri seyrediyorum. Her birinde bir farklı bir ifade. Kimisi düşünceli, kimisi yorgun, kimisi gülümsüyor, kimisi gergin. Ama belli olan tek şey var o da burada mutlu insan olmadığı. Şimdi siyasi nedenlere girerdim burada ama neyse... Dünyada bu kadar insan. Bu kadar hayat, bu kadar arzu, bu kadar istek, bu kadar zorluk, bu kadar yokluk, bu kadar varlık, bu kadar acı ve çok nadir olan yalnızlık. Bazen sormuyor değilim kendime aslında ben neden kalabalık olamıyorum diye. Bunca kalabalık içinde nedendir bu yalnızlık hissi? Neyse ruhundaki ruhum yine ağrıtmiyim başını. Son günlerde doluyum yine herşeye. Kalabalıklar böyle kalsın, sen kendi yalnızlığınla arkadaş kal... Yalnız Bir Yolcu
Ya yeter artık haberlerde sürekli cinayet haberleri görüyorum yok yere insanlar öldürülüyor. Bu iş çözülsün artık el kaldıranın eli kesilsin. Çindeki gibi vatandaşlık puanı olsun 10 tane suç kaydı olan otobüse bile binemesin yakalanıyor salınıyor bu ne saçma düzen hırsızı katili arsız olmuş herkesin elinde bıçak, silah var. Bu meclis ne iş
Reklam
Hissizliğin pençesindeyim. Ne geri dönecek ne ileri gidecek adımlarım umrumda ne de durmak. Ne anlatacak kadar derdim var ne de mutlu olacak kadar nedenim. Sırlar da kalsın gizliliğinde, ayyuka çıkanlar da birilerinde. Yalnızlığı dert edecek kadar hevesli bir melankolikte değilim artık. Ve ağlayacak kadar dolu. Anlamsız bile diyecek değilim ne ise o yaşanana. Umurumda değil diyecek kadar bile düşünmüyorum insanları. Uykusuz bir gecenin sabahında ki yorgunluk var sadece üstümde. Bir baş ağrısı şakaklarıma saldıran. Bu kadar basit işte hayat. Bir baş ağrısı kadar olağan.
Fikret Dağlı
Fikret Dağlı
Gençler Gazze ile Yetişiyor
1.⁠ ⁠Şımarık bir nesil karşısında izzetli bir topluluk bulunsun diye sanki Allah Gazze ile bizlere hayat veriyor. 2.⁠ ⁠⁠Kukla yöneticiliğin nasıl bir zillet olduğunu tüm dünya Gazze ile görüyor. 3.⁠ ⁠⁠İslam’ın insanlık dini olduğunu gayrimüslimler Gazze vesilesi ile öğreniyor. 4.⁠ ⁠⁠Liberal mantığın İslam ülkelerini nasıl da işgal ettiğini kendi vatanında bile Gazze’nin garip olduğunu bu nesil Gazze ile idrak ediyor. 5.⁠ ⁠⁠Gazze, Hendek Gazvesi’ni yeniden okumayı öğütlüyor. Ahzab suresinin 9-26.ayetlerini tekraren ibretle okumaya teşvik ediyor. 🖋Salih Eğridere
Sadakat, ne menem şeydir bu sadakat... Sessiz kalmak mıdır? ... Ölüm gibidir sadakat pazarlığı olmaz, Bir kere çizgiyi geçtin mi, yoktur dönüşü... Ne umutlar fısıldarsa fısıldasın sana hayat, Çeker gider sadık kalmaz sana.... Ama kötülük öylemi? Hep yanı başındadır insanın.. Sözler verilir sözler unutulur... Gün gelir ihanet eden sadakat ister... Tuncel Kurtiz
Şunu öğrendim ki balıkların çoğu yaşlanınca ömürlerini boşuna geçirdiklerini söyleyip yakınırlar. Sürekli sızlanıp herkesten şikayet ederler. Ben bilmek istiyorum, hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak, sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün mü?
Reklam
Gerçek Mutluluk İçin ÖZE DÖNÜŞ TERAPİSİ
Günümüzde sıradan kelimesi yerin dibine öyle bir batırıldı ki herkes farklı olmak uğruna aksesuar avına çıktı. Artık başarı özgeçmişteki satır sayısıyla, mutluluk da sosyal medyada paylaşılan kurgu fotoğraflarla ölçülüyor. Ama bu arada farklı olmak için çaba sarf etmeyip, kendisine bahşedilen hayatı doğru dürüst yaşamaya çalışanlar da var elbette. Reklam yapmadan, gürültü çıkarmadan ve kimseyi rahatsız etmeden sessiz sedasız yaşayıp gidiyorlar yanı başımızda... Kalabalıklar hiç durmadan ön plana çıkmaya çalışırken, onlar duruyorlar. Hayatın kargaşası içinde bir duruş sahibi olmayı unutanlara inat, her türlü fırtınaya karşı bir yel değirmeni gibi sapasağlam hem de... Birileri kendisi için her şeyden vazgeçerken, bazı “sıradan” insanlar başkaları için kendinden vazgeçiyor. Ama hareketin bu kadar yüceltildiği bir çağda, ihraç fazlası terapi yöntemlerine sarılmak yerine mutluluğu asıl kaynağında arayanlar pek gözükmüyor. Aslında onlar, hayat görüşlerini reklam sloganlarıyla oluşturmaya çalışanların hepsini sıradan geçirecek kadar güçlü! Ama ne hikmetse fark eden olmuyor. Bu kitap işte bunca gürültünün ve kargaşanın ortasında meselenin özünü fark edelim, yüreğimizin götürdüğü yerden dönüp kendimize gelelim diye yazıldı. Kitabı okurken kendinizi bulabilmenizi ümit ediyorum. Çünkü hayatın yoğunluğu içinde kendisiyle buluşamayan insan, bütün randevularına geç kalıyor.
Salih Uyan
Salih Uyan
Bunlar hayatın gerçekleriydi,ben her kabullenişimde daha sert düşüyordum.Mümkün de gözükmüyor yaşanılabilir olması.Gerçeğin içi kendisi hiç heyecanlı değil, kabullenişin muazzam sahtekarlığıda bana yakışmıyor.Neyi nasıl olacak diye düşünüyorum bu duygu durumu bozukluğu da olabilir.Anı yaşamaktan daha mantıklı bir şey bulamadım.Sürecesi zorunlu bir hayat dilimi ise bana kalan.Hayat neyi nasıl kısmet ders falan derken işde...
Adab
ÂDÂB: DİNİN GEREKLİ, AKLIN GÜZEL GÖRDÜĞÜ DAVRANIŞLAR Edep kelimesinin çoğulu olan âdâb, fıkıh terimi olarak Hz. Peygamber’in ara sıra yaptığı işler, davranışlar karşılığında kullanılır. Hüküm bakımından gayr-i müekked sünnet gibidir. Yapan sevap kazanır, yapmayansa günaha girmez, kınanmaz. Bu yüzden âdâb sayılan davranışlar, farz ve vacibe bir ilave olduğu için nafile, Allah ve Resûlü tarafından teşvik edildiği için müstehap, karşılığında sevap va’dedildiği için mendup, dinî bir mecburiyet olmaksızın yapıldığı için tatavvu, yapanın ahlaki kemalini arttırdığı için fazilet diye adlandırılmıştır. Fertlerin yaşayışlarına ve ilişkilerine ortak bir tarzda hâkim olan, aksine davranışların yerine göre ayıp sayılarak kınandığı ahlaki ve toplumsal kuralların tamamına hukukta umumi âdâb denir. Hadis kitaplarında da müstakil başlıklar altında yer alan “Kitâbü’l-edeb” veya “Kitâbü’l-âdâb” bölümlerinde, Hz. Peygamber’in yaşayışı, ferdî ve sosyal ilişkilerde dinen uyulması gereken hususlar, bu konuda Hz. Peygamber’in emir ve tavsiyeleri bulunur. Diyanet İşleri Başkanlığı
Bu tür şeyler lütuf şeyler, tuhaf şey. Ve karşıyım her karşı gelene..
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.