Suyu Arayan Adam
İlber Ortaylı'nın okunmasını tavsiye ettiği kitaplar listemde bulunduğu için okumaya başladığım bu eser Şevket Süreyya Aydemir'in otobiyografik bir eseridir.
Birinci cihan harbi ve sonrasındaki Türkiye'yi tanımak, savaşın iç yüzü hakkında bizzat içinde bulunan vatan evladının ağzından dinlemek, o dönemin halkının içinde
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında Afrika hariç değil...
''Sözlerimin sonunu duymadığın zaman
Cümlelerimin sonunu duymadığın zaman
Değiştiriyorum son kelimelerimi
Değiştiriyorum sonumu.'' Sayfa 22
Başlamayan biter mi? Biten başlar mı? Ya da hangisi ilktir? Başlamak mı bitmek mi? Bitmeden bir başlagıç mümkün müdür?
Doğan Hoca’yı rahmetle anıyorum. Ne güzel bir kitap yazmış. Eğitim hayatına iyi veya kötü dokunan bir öğretmeni olan kim varsa hepsinin yüreğine dokunacak satırlar, dokunaklı mektuplar, birçok hayat dersi… okudukça kendimi hatırladım. İyi bir öğretmen olmaktan ziyade iyi bir insan olmayı vurgulamış. İyi bir insan bir çocuğun hayatını bu kadar mı değiştirir? Yazılan mektuplar gösteriyor ki üzerinden kırk elli yıl geçmesine rağmen bazı öğretmenler hâlâ hatırlanıyor. Önemli olan elbette ki hatırlanmak değil önemli olan iyi hatırlanmak. İlkokuldaki öğretmenimi ben de hatırlıyorum saç örgümle dalga geçmişti, derste konuştum diye beni küçük bir odaya kapatıp kapıyı kilitlemişti. Sanırım kendisini hiçbir zaman affetmeyeceğim. Hayatımdaki tüm çabam kendi öğrencilerime bu cümleleri kullandırmamak. Tek isteğim bir öğretmen olarak değil iyi bir insan olarak hatırlanmak. Bu kitap benim başucu kitabım değildi ama yaklaşık iki haftadır masaüstü kitabım olmuştu. Girdiğim her derste yanımdaydı. Ne zaman ki bi öğrencim sinirleneceğim bir şey yapsa dönüp kitaba bakıyordum ve sanki Doğan Hoca’yla göz göze geliyorduk. Her anne babanın, her öğretmenin ve her öğretmen adayının okuması gereken bir kitap. Okudukça kendinizden çok şey bulacaksınız bazen ağlayacak bazen huzur dolacaksınız. Şimdiden keyifli okumalar Yüreği güzel insanlara denk gelmeniz dileğimle…
"Nereye aitsiniz?"
İki kelime ile alıp bambaşka diyarlara götüren bir soru değil mi?
Doğduğunuz yere mi yoksa bir filmde de dediği gibi "zamanı durdurmak istediğiniz yere" mi?
Çoğumuz bir kelebeğin kozasından çıkma mücadelesi verirken cevaplamak zor olsa gerek... Belki de yalnızca kendine ait insan, belki toprağa. Ama öyle ya
Tolstoy bu kısa romanında bütün insanların yüzleşmekten korktuğu o duyguyu, ölümün insan üzerindeki o tuhaf hissiyatını işlemiş. Ne tuhaf bir şey, herkes bir gün öleceğini bilir. Ama buna rağmen hep başkaları ölecek, kendisine ölüm sırası gelmeyecekmiş gibi düşünür. . Ya da başkalarının ölümü sıradan bir şeymiş ama kendi ölümü olağanüstü bir durummuş gibi davranır.
Güzel, mutlu, başarılı bir hayat sürmeye çalışırken kendini yavaşça öldürecek bir hastalıkla tanışan İvan İlyiç'in hikayesinde yazarımız, ölüme yakın bir insanın ruhunun derinliklerine inmiş. Ve hepimize soruyor.
Ya ben de yaşamam gerektiği gibi yaşayamadan buradan ayrılmak zorunda kalırsam?
Belki de sürdüğüm yaşam, sürdürmem gereken yaşam değildir!
Haklılık çok can yakıyor. 'Bir konuda haklı olduğuna inanmak bir bakıma o haklılığın hamallığını yapmaya da razı olmak demektir.' diyor Bekir Develi
'Çünkü unutmak istemez kimse haklı olduğu yaşanmışlıkları. Ama haklı olmak büyük bir yüktür. Gönlünde, dilinde yıllarca taşır ve anlatmak ister ilgili ilgisiz herkese nasıl zulme uğradığını.' diyede devam ediyor.
Bu zamana kadar neyin hamallığını yaptım diye soruyorum kendime. Taşıyamadığım bu yükler omzuma ne zaman bindi? Nerede haklıydım ki yüküm ağırlaştı diyorum. Unutamamak sadece acı veriyor. Yok sayamamak, olmamış gibi davranamamak sadece can yakıyor. Kimse bilmiyor ne kadar haklı olduğu. Bu hak için neler yaptığını, nelere maruz kaldığını, nelerle savaştığını. Yalnız sen biliyorsun. Tek başına yaşayıp, tek başına sırtlanıyorsun. Haklı oldukça daha çok yanıyorsun.
Belki de en güzeli vazgeçmektir. Haklı olmaktan. Hakkını aramaktan. Haklıyım demekten. Yükünü böyle hafifleteceksin belki. Çünkü sen alıp bir kenara koymadıkça sırtına binmeye devam ediyor bu yükler. Hamallığını yapmaya devam ediyorsun.
Sen sana yapılan zulmü affetsende seni Yaradan görüyor, biliyor. Sabır en güzel anahtar. Yaradanın senin için murad ettiği sırda o anahtarla açılmayı bekliyor.
Sabret..
TaSa